Rakiplerin yaptığı gibi, bizim de haftayı kayıpsız geçmemiz gereken bir maça çıktık.
Mutlaktan da öte kazanmamız gereken bir karşılaşmaydı.
Konum itibarıyla iki takımında üç puana ihtiyacı vardı. Açık oyun futbolun seyir keyfini artırdı. Amma velakin son düdük çaldığında bir çuval inciri berbat eden taraf olduk.
İki takımda rakip kalelerde tehlikeli pozisyonlar yakaladı. Yasin’in attığı gol yakışıksız kalkan bir bayrak ile ofsayt diye geçerlilik kazanmadı. Ceza sahası dışından kaleye yapılan denemelerden sonuç çıkmadı.
23. dakikada savunma oyuncusunun yaptığı hata ile topu kapan Mathias kaleciyle karşı karşıya kaldı, Gökhan’ı gördü. Gökhan kendisinin gol yapması yerine boşta olan ve pozisyonun yaratıcısı Mathias’a “sen hak ettin, sen at” dercesine topu gönderdi. O da gereğini yaptı.
Maçın kırılma anı, golden bir dakika sonra belki de maçı perçinleyecek pozisyonda Mathias’un bu kez topu dışarı atması çok ilginçti. Akabinde yenen golü Samsunspor gibi bir takımın yememesi gerekirdi. Hiç yakışık almadı. Futbol bu “atamayana atarlar” sözü boşuna söylenmemiş.
İkinci yarının hemen başında bu kez Saviçeviç bencil davranınca takımını mutlak bir golden etti. Pozisyona hayıflanırken komik bir korner kullandık. Tüm oyuncular rakip yarı alandaydı. Geride numunelik olsun bir oyuncu bırakmaz mı insan?
Kaptırılan topla İbrahim Aktan neredeyse 70 metre sürdü topu, müsait pozisyonda BA’ya attırdı golü…
Geri düştükten sonra Hamroun ve Gökhan dışarı alındı, Burak ve İlyas oyuna dahil edildi. Bu hamlenin zamanının geç olduğunu düşünenlerdenim.
Takımın bal vermeyen arısı Yasin’in atamadığı gole ne demeli bilemiyorum. Bu kadar tecrübeli adamın kaleciyi ortadan yarmaya çalışması hangi akla sığar? Ya diğerleri, Hamroun, Gökhan, Saviçeviç…
Al birini vur diğerine…
Böylesine hayati bir maç oynuyorsun, oynamıyor, oynayamıyorsun. Tempoyu artırmak bir yana düşürmek için elinden geleni yapıyorsun. Rakibi ciddiye almıyorsun ama rakip seni çokça ciddiye alıyor. Sonuca da ulaşıyor. Bu çelme öyle böyle bir çelme değil. Direk çamura yapıştıran bir çelme. Gel de çık şimdi işin içinden.
Uzatmalarda Veli ile gelen gole sevinelim mi bilemedik…
Bir puan için yenilmediğimiz için nasıl bir duyguya sahip olalım?
Kadro yapısı, oynadığı hırslı futbol ile puan durumundaki yerleriyle örtüşmeyen bir Menemenspor izledik. Samsunspor’a gelince mi böyleydiler onu da anlamak zordu. İkinci yarıda Samsunspor’un üzerlerine geleceklerini biliyorlardı. İyi kapanıp, iyi savunma yaptılar. Kontrataklarla da tehlikeli oldular. Birinden de golü bulup maçı kalan sürede de sahada yata yata kazanmayı düşündüler ancak sevinçleri kursağında kaldı.
Bundan sonra da iddialı iddiasız 4 takımda bize karşı böyle oynayacaklar. Yorumlarınıza katılıyorum. Hoca ,hep bütün maçlarımızda ilk devre rölanti oynatıyor. Bunun nedeninin transfer edilen oyuncuların yaşlı, olması Onların 2. devrede dayanıklı kallanarı için mi acaba diyorum. Karşındaki takımlar senden korkuyor ve sen de ona atak yapmakta çekiniyorsun. Oynat maçın başından beri genç koşan isimleri, tecrübelileri ikinci devreye sakla be kardeşim. Santraforda manası koşucu olan adam bile isteksiz koşuyor. Oynat baştan Burak ı Guido'yu, Saviçeviçi 2. devrede çıkar, İlyası al, Nasılsa 5 oyuncu değiştiriyorsun. At ilk yarı golleri rahat et. Yasini'de ikinci yarının başında al. Hocayı değerlendirmeyi sonraki maçlarda yapacağım, hala toleransı var. Hakem, 2. devre bir gollük atağımızı, kesti, vakit geçirmeler en az 6 dak . En az 12 dak. ilave süre koymalydı. Korkak biri, güya üst klasman hakemi her yatan oyuncuda, kasti oyuncu değişimi gecikmelerinde dakika tutmadı. Takımın zamanını.