Geçen haftaki yazımın başlığı “Divansız kaldık!” idi.
Sevgili büyüğüm, Sadi Subaşı ve kıymetli yöneticileri gördükleri lüzum üzerine görev süreleri dolmadan topyekûn istifa etmişlerdi.
Cumartesi 45-50 kişi kadar olan bizler, kulüpte bir araya gelerek, uzun uzun yapılan konuşmalar, tartışmalar sonrası bir karara vardık. Önceden hazırlanan liste okundu ve bizlerde ellerimizi kaldırarak onayladık.
Eski futbolcu, eski takım kaptanı, eski başkan, eski divan kurulunun ilk başkanı, kısacası kulübün yaşayan efsanesi Hakkı Tomaç abimizi yeni Divan Kurulu’nun başına getirdik.
İçindeki Samsunspor sevgisi hiç bitmeyecek olan Hakkı abimize öncesinde sağlık, sonrasında da başarılar diliyorum.
Yönetim de istifa etmiş isimlerde vardı, ismini listede görüp haberi olmadığından istifa etmek isteyen de…
Sadi abi, yaptığı konuşmada, ben dahil hiç kimsenin aklına gelmemiş olan üç konuya dokundu.
Üçünün de altına imzamı koyuyorum.
Toplantıda Samsunspor Yönetim Kurulu’ndan tek bir kişinin olmadığını söyledi.
Haklıydı.
Vallahi de tillahi de Samsunspor yönetiminden bir kişi nezaket gösterip Divan Kurulu’nun Olağanüstü Genel Kurulu’na gelmedi.
Yoksa onlarda mı istifa etmişti de bizler bilemiyorduk!
Sadi beye göre gelmemeleri bunun açık bir göstergesi olduğuydu.
Değer mi göstermediler?
Yok mu saydılar?
Nedir yahu gelmemek?
İkinci konu; her yıl 30 Haziran’da kutlanan kuruluş gününün yanlışlığı…
Bildiğiniz gibi iyi bir arşivci ve tarihçiyim…
Yazdığım “Geçmişten Günümüze Samsunspor Kulübü” adlı kitapta da yazdığım gibi kulübün kuruluş günü 30 Haziran değil, 7 Temmuz’dur.
Varsa 30 Haziran olduğunu iddia eden çıksın karşıma, elinde belgeyle…
Ben de 7 Temmuz 1965’e ait belgeler var.
Ben ispat edebilirim, ya onlar?
Üçüncü konu daha önemli ve anlamlıydı.
Subaşı diyor ki, “On sene önce genel kurulda alınan karar neden uygulanmıyor, hayata geçirilmiyor?”
Samsunspor 1927’de kurulmuştur.
1965’te, 5 kulübün kapatılıp birleştirilmesiyle kurulan profesyonel kulüp, 1927’deki Samsunspor’a dahil edilip tescil ettirilmiştir.
Bu gerçek gün gibi tüm kanıtlarıyla ortadadır.
Genel Kurul’da konuşulup karara bağlanmıştır.
Sadi Subaşı gibi ben de soruyorum:
“Genel kurulca kabul edilen bir kararı uygulayacak babayiğit bir yönetim kurulu yok mu?”
Umarım, bu iki konuda bir çalışma yapılır.
Ha, ne yapmaları gerektiğini de ben söyleyeyim.
Yönetim Kurulu bir basın toplantısı toplayıp, “Üç dönem öncesi alınan genel kurul kararını hayata geçiriyoruz. Samsunspor’un kuruluş tarihi 1965 değil, 1927’dir” diyecek.
Kamuoyuna deklare edecek.
Kimseden izin mizin almayacak!
O izin zaten genel kurulda alınmıştı.
Zor mu bunu yapmak?
Değil elbet…
Divan Kurulu genel kuruluna gelme nezaketini göstermeyen bu yönetim mi alacak, kararı?
Rüya görüyorum belli…
Kendini bir şey zanneden birinin, kulübün müdürü, emekçisi, adeta hafızası olan Metin Koçer beyefendiye karşı terbiye seviyesinin altında sözler söylemesi büyük ayıptı.
Bu arada büyük bir kurum, bir müessese, bir eş yerinin kıymeti çalışanlarının değeriyle ölçülür. Bu cihetle Samsunspor Kulübü’nün emektarı, sadakat ve aidiyet duygusu ile mücehhez Metin Koçer’e söylenen söz şahsında Samsunspor’a söylenmiş gibi algılanmalı. Öyle ya, herkes kendine yakışanı yapar. Kalite asla tesadüf değildir.
Koçer demek Samsunspor demektir.
Kimse Samsunspor’a laf edemez.
Gerçi ağzının payını verdim vermesine de, böylesine elit, nezih bir toplum içinde böyle bir tartışmanın yaşanması gereksizdi.
Herkes tarafından tenkit edilen ve kınanan birinin böylesi camialarda yer almasını kimse arzu etmiyor.
Kısacası kravat takmayla adam olunmuyor.