Coranavirüs’ün ateş çemberinden geçmiş on beş tedirgin futbolcu ve sakatlıklar, sezon başından bu yana kırmızı beyazlı ekibin başına büyük dert oldu.
Ne ilginçtir ki hiçbir zaman ideal ilk on bir ile sahaya çıkılma şansı bulunamadı.
Tüm bunlara ilaveten maç öncesi Rahman Buğra, Kevin Boli, Muhsin Yıldırım, Gökhan Alsan, Yalçın Kılıç ve Tomane’nin eksikliği söz konusuydu.
Bir hoca için hayali bile çirkin ve vahim bir tablo.
Elde kalanlarla işi en iyi şekilde yapma gayreti…
Takım olamamanın yarattığı kaos da cabası…
Hedefi olan bir takım için böylesine sıkıntılı bir ortamda üst üste ligin en zorlu takımlarına karşı sonucu merakla beklenen maçlara çıkacak olan bir Samsunspor.
Keçiörengücü maçı zincirin ilk halkasıydı.
Samsunspor için avantajlı sayılabilecek tek yön sahasında oynamasıydı.
İlk yarıda Samsunspor kaleye bir şut çekti!
O’nu da rakip savunma oyuncusu yaptı, top direkten geri geldi.
Ha bir de Caner’in “ al da at “ dediği pasında, büyük golcü Nadir (!) trene bakar gibi baktı önünden geçen topa.
Başka?
Koca 45 dakika da iki takım da, “ al gülüm ver gülüm” adlı oyunu sahneledi.
Bir de devrenin sonuna doğru konuk ekibin Kone ile kaçırdığı net pozisyon vardı.
Bitmesini istemediğimiz bir ikinci yarı izledik.
Her iki takımın golcüleri sazı ele aldı, onlar çaldı biz dinledik.
Bir grizu patlaması gibiydi.
Devrenin hemen başında 5 dakikada üç gol geldi, Samsunspor öne geçti 2-1…
Futbolda atan mı, attıran mı daha değerli sorusunun yanıtını Kubilay’ı izleyip ona göre verin.
Maçın “One number” ı idi.
Konuk ekip beraberlik için geldikçe arkada açıklar verdi.
Siz atılan golleri sayın, ben de kaçırılanları sayayım.
Beceri, yetenek, az da şans kırmızı beyazlılardan yana olsaydı skor çok daha farklı okunurdu.
Kubilay’ın yerine oyuna giren Oğuz’un ondan aşağı kalan yönü yoktu.
Ligin en az gol yemiş ( 6 maçta 2 gol ) takımını 45 dakika da dörtlüğe çevirmek her kesin harcı değil.
Samsunspor bu sezon ilk kez bir maçın ikinci yarısında da olsa gurur ve umut verici bir futbol oynadı.
Mental olarak maça iyi hazırlanıldığı ortada.
Futbolcularda kazanma hırsı, azim, istek, arzu, takımdaşlık ne ararsan üst seviyedeydi.
Tebrik ediyorum.
Son bir kelam da maçın hakemine.
Rakibin elle düzeltip attığı golü iptal edemedi.
Pozisyonu Metin Şentürk gördü, O göremedi.
Allah’tan gol sonucu değiştirecek özellikte değildi.
Bu da hakemin bir şansı olsa gerek.