Dortmund-Almanya
Avrupa futbol şampiyonasında ilk maçlarını kazanan iki takımın mücadelesiydi. Puanla ayrılan son maça kalmadan gruptan çıkmayı başaracaktı. Günün diğer maçında ise Çeklerle, Gürcülerin puanları paylaşmış olması iki takımında adeta ekmeğine yağ sürmüştü. Bugüne kadar yüzümüzün gülmediği sonuçlar alınan yıldızlar topluluğu Portekiz’ i devirip şanssızlığı kırmak ve bir yandan da turnuva içinde kalmak istiyorduk.
Şans fazlasıyla yanımızda olmalı, top ziyadesiyle bizi sevmeliydi.
Dortmund sokakları iki takım taraftarlarınca şov sahnesine döndürülmüş bu coşkulu hava tribünlere de yansımıştı. Hani derler ya, “anlatılmaz, yaşanır” işte öyle bir durumdu.
Montella şaşırtıcı bir kadroyu sahaya sürdü. ilk maçın onbirinde kaleden forvete her mevkide değişikliğe gitti.
Oyunun inisiyatifini rakibe bırakırsan ister istemez baskı yersin. 20. Dakika da gelen golün artçıları hissedilmişti zaten. Peşi sıra yenen ikinci golde Portekiz forveti kahve içmekle meşguldü. Şampiyonanın en aptalca golünü kendi kendimize attık. Diğerleri de çok farklı değildi.
Teknik analizciler ne derler bilmem benim tek lafım olur biz futbol adına hiç bişey oynamadık. Maç boyunca rakip kaleciye tek şut çekmemiz her şeyi anlatıyor.
Emekliliği geçmiş Pepe’yi aşamadık. Hakemin kararlarına itiraz etmekten oyunu unuttuk !
Tek sevineceğimiz konu Ronaldo’ ya gol attırmamak olsa gerek !
Dortmund ‘ dan pılımızı pırtımızı toplayıp Hamburg’a gidiyoruz.
Çeklerle oynayacağımız maçı da kaybedersek turistik gezinin sonuna gelmiş oluruz.
Sizi bilemem ama bu rezil oyunu ve yenilgiyi Montellanın kartelasına yazıyorum.