Sezona transfer yasağı ve ekonomik güçlükler içerisinde sıkıntılı bir başlangıç yapan, çözüm noktasında ise hala başarılı olamayıp ligin alt sıralarından kurtulamayan Boluspor’un, Samsunspor’dan puan koparma hayali 19 Mayıs Stadı’nın zemininde suya düştü.
Kısacası, Samsunspor renkdaşına “ kusura kalma komşu, puanlara benim daha çok ihtiyacım var” deyiverdi.
Bunu yaparken de izleyenlerine saç baş yoldurtan bir futbol ortaya koydu.
Zar zor, ite kaka geliştirilen ataklarda yakalanan pozisyonlar becerilebilip gole çevrilseydi gol rekoru çıkardı.
Ama Samsunsporlu oyuncuların gevşek, rahat, vurdumduymaz halleri buna izin vermedi.
Rakipte bir savunma var evlere şenlik!
Tıpkı bizim forvet gibi…
Hele orta alandaki dörtlü, al birini vur diğerine.
Söz verdim kendime, Niyazi hakkında tek kelam etmeyeceğim, varsın sahada nasıl davranıyorsa davransın, benim sorunum değil.
Üstelik benim gibi zevk adamı olduğunu da öğrendim ya ısındım kendisine.
Sahada kel aylak kuşları gibi gezinsin dert etmeyeceğim.
Adam nasılsa parayı bulmuş, özel döşenmiş aracıyla, özel şoförüyle hayatını yaşasın.
Ne yapacak futbol oynamayı?
Başkaları oynasın…
Bolu takımı değil bu ligin, 2. ligin de 3. ligin de takımı olamaz.
BAL Ligi’nde de orta sıralarda oynar ancak!
Benim değil, maçı canlı stat da bir yerleri soğuktan donarak izleyen bir avuç futbolseverin fikri de bu yönde.
İyi ki maça gitmişim. Evde olsam bu sinirle televizyonu kırmak içten bile değildi.
Sonuç; “Kazanan her daim haklıdır.”
Maçın ilk yarım saatinde rakibi dörtlük yapmak varken tek golün üstüne yatmak ve kaçırma yarışı içerisine girmek neyin nesi?
Şampiyonluğa oynayan takım böyle oynamaz, karşısına dişli bir rakip çıksa zaten paket edip ortaya koyar.
İşin gerçeği takım oyunu oynayamıyoruz.
Devrenin bitimine kaldı iki maç.
İkisini de kazanmalıyız, sonrasına bakılacak bir türlü.
Ha unutmadan bir önerim var.
Başta Niyazi (Gyasi) olmak üzere bu mübarekleri takıma kazandıran şahsiyetlere birer ikramiye verin, maaşlarına da zam yapın.
Ziyadesiyle hak ediyorlar çünkü…