Sevgili abim, iş insanı, Samsunspor’un eski yöneticisi Haldun Baş, Antalya maçının ardından aradı, uzun uzun konuştuk.
Samsunspor’un geldiği seviyeyi görünce aklının çok eskilere gittiğini anlattı. O dönem ile şimdikinin benzerliğine dikkat çekti. “Umarım tarih tekerrür etmez, bu çocukların alın teri, emekleri heba olmaz” dileğinde bulunarak telefonu kapattı.
Bugün sizlere bir öykü anlatayım.
Süper Lig’in 1986-87 sezonu…
Hasbi Menteşoğlu başkanlığındaki yönetim kurulunda Hakkı Tomaç, Seçin Arsan, Kemal Tüzün, Muzaffer Oktay, Mustafa Mutlu, Seyhun Sezer, Mehmet Dinçer, Alaattin Çakır, Hüseyin Köktener ve Güler Vural yer alıyor.
Sezona Teknik Direktör Mitroviç yönetiminde başlayan Samsunspor, Yugoslavya’da kamp yapıyor. Hazırlık maçlarında Kızılyıldız, Sumadiya, Topola, Radniçki. Bania ve Pirol Rad takımlarını farklı bir şekilde yenerek, rakiplerine adeta göz dağı veriyor.
Lig maçlarında fırtına gibi esen kırmızı-beyazlılar, Fenerbahçe ile oynadığı ikisi federasyon kupası olmak üzere 4 maçı da 4-0 ve 1-0’lık sonuçlarla kazanarak büyük sükse yapıyor. Fenerbahçe’ye karşı bir önceki sezonda olduğu gibi yine aynı tarife uygulanınca, “Arkayı Fenerliyelim” sloganı ortaya çıkıyor.
Takım 23 hafta liderlik koltuğunda oturarak rekor kırıyor. Kral Tanju birbirinden şık gollerini attıkça atıyor, sezon sonunda toplam 25 gole imzasını koyuyor.
Ligin bitimi yaklaştıkça herkes aynı düşünceyi paylaşıyor: “Samsunspor şampiyonluğu ziyadesiyle hak ediyor.”
Oysa kazın ayağının hiç de öyle olmadığı İstanbul’da oynanan Galatasaray maçında ortaya çıkıyor. Deplasmana lider olarak giden kırmızı-beyazlı ekip Fatih, Yuvanovski, Zafer, Muzaffer, Yaşar, Emin (Yücel) Rıfat, Savaş, Orhan, Tanju, Mustafa ( Levent ) kadrosuyla çıktığı maçta ummadığı bir yenilgiyle tanışıyor, G.Saray maçı 4-1 kazanıyordu. Ardından gelen şaşırtıcı puan kayıpları sonucu liderlik el değiştiriyor.
İstanbul dışından bir takımın şampiyonluk yaşamasını istemeyen karanlık güçler arzularına kavuşuyorlardı. Bunda saha içi olduğu kadar, saha dışındaki entrikaların ve kumpasın etkisi büyüktü. Liderlikten tepetaklak edilen Samsunspor ligi üçüncü sırada bitiriyor ve bu sonuçlarla hayalini kurduğu Avrupa Kupalarına katılım hakkını bile elde edemiyordu.
Dönemin Galatasaray başkanının maliye bakanı olduğu, Hasbi Menteşoğlu’nun şirketlerinin denetlenmeye tabii tutulduğu hatta maçın bir şekilde satıldığı iddiaları dillerden düşmedi. Sezon sonunda Tanju ve Savaş’ın aynı kulübe transfer oluşları bile tartışma konusu yapıldı.
Yıllar sonra benzer bir durumla karşı karşıyayız.
İki takım liderlik için mücadele veriyor. İkisi de bu koltuğu hak eden bir futbol ortaya koyuyor.
Gönül ister ki sahada mücadele edenler arzuladığı sonucu yakalasın. Ne hakem ne de saha dışındaki tek bir Allah’ın kulunun eli suyun akış yönünü değiştirmesin.