Samsunspor’un bugün içinde bulunduğu vahim durumun başlıca nedenlerinden bir tanesi de futbolcuya dayalı sistemdir.
Ortada yönetici olmadığı gibi, yöneticileri parmağında oynatan taraftır sahada topa tekme atanlar…
Samsunspor’da parayı veren düdüğü çalmaz, parayı alan çalar.
Bu yüzdendir ki dört sezonda 80 futbolcu, 6 hoca gelir, hepsi de parasını alır, düdüğünü çala çala çekip gider.
Dört yılda elde edilen yüz güldüren tek sonuç 2. Lig’den 1. Lige yükselmedir.
Geride kalan üç sezon da ömürden bir çırpıda uçup giden senelerdir.
Menajerlerin, sportif direktörlerin imar ettiği bina kat tutmaz hale gelmiş, olduğu yere yığılmıştır.
Bunların tuzağına düşenlerin gözlerini açma zamanı gelmiş geçmektedir.
Eskiler ne demiş;
“Tecrübe insanın yediği kazıkların toplamıdır.”
Aradığı mutlu sonu göremeyen patron artık yanılgıya düşmemelidir.
Adamın mumla arandığı bir şehirde yaşıyoruz.
Zar zor bulup çıkardığımızı da gömmeye çalışıyoruz.
Şehrin tek gurur abidesine sahip çıkanımız yok.
Marka diyebildiğimiz bir değeri kaybetmek üzereyken, yok olmasına göz yumarken, ortaya çıkıp düşmekte olduğu kör kuyulardan tutup çekip alana karşı müteşekkir olmak gerekirken, öfke kusuyoruz.
Oyuncakları elinden alınmış iş adamlarından tutun da, kulübü arka bahçesi olarak gören siyasilere kadar herkese bir haller olmuş.
Kıçları başları farklı oynuyor.
Pisliklerini temizleyen adama karşı cepheler oluşturuluyor.
Rahat bırakın, elbet doğruyu bulacak, o da çakma adamlarla çalışmayı bırakacak, doğru adamlarla birlikte olacak.
Hafızaları biraz olsun irdeleyip gerçekleri görmek gerek!
Kimsenin oyuncağı olmaya hiç lüzum yok!
Destek olmuyor-olamıyorsanız çekilin köşenize oturun, seyredin manzarayı…