Maç öncesi çeşitli kurumların organize ettiği ramazanın ilk iftarını açmak için binlerce Samsunspor taraftarı arkadaş, dost, eş, çocuk gönültaşlarıyla stat önündeki masalarda yerlerini almışlardı. Son derece tertipli, düzenli bir organizasyondu. Herkes en iyiye ulaşmak için çaba sarf etti. Öyle de oldu. Emeği geçenlere teşekkür etmek boynumuzun borcu.
Erzurumspor maçı sonrası artan play-off umutlarını ileriye taşıyanların sayısı da az değildi. Tüm maçların kazanılması bizi ilk ikiden Süper Lig’e taşıyabilirdi. Maç tamamlandığında iki hedeften de uzaklaşıldığı görüşü hakimdi. Stattan boynu bükük, yüzü asık ayrılırken koca bir yılın heba edildiği hissiyatı vardı içimizde.
Öncelikle maça tam konsantre ile çıkılmadığını, rakibin karakter yapısı ve oyun tarzının belirlenmediğini bu konularda ders yapılmadığını söylemek mümkün. Uzun oyunculardan kurulu savunma dörtlüsünü hava toplarıyla geçmek nasıl bir inattır? Anlayan beri gelsin. 17 yaşındaki Ali’nin kullandığı taç atışlarını karşılamaya gelen bir kişi olmaz mı yahu?
Kenar yönetimi atılan her tacın rakibe gitmesini göremez mi? Tedbir alamaz, uyarıda bulunamaz mı? Kaleye kaç şut atıldı, kaçı saç baş yoldurdu? Kazanılan her top ön bölgede bozuk para gibi nasıl harcandı? Bu soruların yanıtını Matematik öğretmenim vermeyecek elbette.
Kora kor, dişe diş mücadele eden konuk ekip sahada boş alan bırakmadan kendi yarı alanını parselleyerek adeta savaştı. İlk devrede üç, ikinci yarıda biri direkten dönen olmak üzere herkesi ayağa kaldıran iki pozisyon üretilmesine rağmen sonuç alınamadı. Bandırmaspor bir kez geldiği tam bir atak olarak sayamadığımız pozisyonda golü buldu.
Golün suçlusu olarak savunmayı değil Nurullah’ı görüyorum. Yahu rakip oyuncu böyle mi karşılanır? İnsan adamın ayağına doğru vücudu ile hamle yapar, yatar. Elektrik direği gibi dikine durmaz. Bu gerçek kaleciliğe yeni başlayanlara futbol okullarında öğretilir. Anlaşılan bizim delikanlı o dersi asmış, sinemaya gitmiş.
Tribünlerin coşkulu desteğine rağmen gol sonrası kılı kıpırdamadı takımın. Lay lay lom haller devam etti. Yapılan ortalarda Tomane’nin kafa vuruşu dışında tek bir kişi müdahale edemedi. Bu maç şunu bir kez daha gösterdi ki bu takımın bir oyun planı, taktiği yok! Senaryosuz, doğaçlama bir oyun. Belki de var, ama o rolün altından kalkacak oyunculara sahip değil.
Kendi sahasında üst üste iki maç kaybeden Samsunspor’un, play-off’a kalma umutları büyük darbe aldı. Dua edelim de üstteki takımlar, özellikle Erzurumspor puan kayıpları yaşamaya devam etsin. Yoksa bundan sonra ki maçlar gazozuna oynanır.
Yazmadan edemeyeceğim. Ben MHK’nın yerinde olsam bu adama düğünü astırırım. Ulan böyle mi hakemlik icra edilir? Yazıklar olsun sana da kalıbına da. Bu tipler de hep Samsunspor’u bulur. Eeee, TFF’de lobin yoksa oraya bir tane adamı gönderemiyorsan olacağı budur.