Adı lâzım değil, birkaç adam, pardon adam dedim yanlış ettim, ağzı olan şahıslar TV’lere çıkıp Samsunspor camiası aleyhine sallıyorlar ve de konuştukça batıyorlar.
Zaten diptelerdi, eksi kaça indiler bilemiyorum.
Hangi kanala çıkarlar da havlarlar bilemiyorum, izlediğim de yoktur. Ama sosyal medyada yapılan paylaşımlarda önüme düşüyor Şam şeytanı, şark kurnazları.
Hepsinin de ortak bileşenleri şu:
“Yüksel Yıldırım Türk futbolundan hemen uzaklaştırılmalı. Yoksa futbol kötü bir hal alacak.”
Bak sen şu işe! Türk futbolu sanki saraylarda konaklıyor da Yüksel gelince boka düştü. Ulan eksik beyinliler zaten yıllardır o kuyunun içindesiniz. Bunun içindir ki alıştığınızdan olacak kokuyu esans niyetine içinize çekiyorsunuz.
Yüksel beş yıldır kulüp başkanı. Tekerinize çomak soktu diye mi zorunuza gitmeye başladı?
Hasbelkader içerisine girdiğiniz ama ne mal olduğunuz ortaya çıkınca kovulduğun kulüpten bir daha yemlenemeyeceksiniz diye mi ötüp duruyorsunuz?
Zorun buysa, Yüksel beyin kapısında beslediklerinden biri olabilirsiniz.
Referans olarak beni yazabilirsiniz CV’lerinize…
Hiç vakit geçirmeden insan kaynakları ofisi önünde sıraya girin.
Nasılsa sizi besleyenler bir gün gelecek, hayvan barınaklarına bırakacaklardır.
Vakit yakındır, tedbirinizi alın, aç kalmayın.
Ayakkabı mağazası gibisiniz. Her numara bulunur sizde. Sıkışınca, popon dara düşünce, dansöz Asena’dan bile iyi kıvırırsınız.
Delikanlılığın “D” si terk etmiş sizi, farkında değilsiniz, ayakta uyuyorsunuz…
Hayatınız yalan dolan…
Pembe dizi karakterlerine dönüşmüşsünüz…
Gidip baş karakteri vurmuşsun…
Karakterleriniz yok sizin…
Görünmez karakterlersiniz.
Sizin karakteriniz otururken altından sandalye çekmişler.
Yerlerde sürünüyorsun…
Telefonuma şifre koysam, şifreye adlarınızı versem…
Telefon uyarı verir.
“Yetersiz karakter” diye…
Bizim topraklarda sizler gibisi çıkmaz.
Sahi nerelisiniz siz?
Şerefiniz kadar konuşun desem ömür boyu susarsınız be oğlum…
Şeref fukarasısınız , gidin cami önlerinde dilenin…
Varlığı yetersiz olanın yokluğu yokluk değildir.
İki dakika delikanlı ol desem saat tutarsınız…
Benden size kulağına küpe olacak bir nasihat…
İtle, köpekle uğraşsaydım veteriner olurdum.
Anne sütüyle adam olamayan inek sütüyle öküz oluyor bu memlekette…
Bariz örneklerisiniz…
Bu arada öküzlere hakaret ettiğimin farkındayım.
Öküzü satsam, milyarlar eder…
Seni satsam…
Üste para isterler be oğlum…
Bozuk pos cihazı gibisiniz…
“Z” raporunuz çıkmıyor…
Yunus Emre şöyle buyurmuş:
Edebim izin vermez edepsizlik edene
Susmak en güzel cevap, edebi elden gidene…
Biliyorum, kabahatliyim, uymuyorum Yunus’a, illa da cevap vereceğim sizin gibi edep fukarasına…
Hiçbir şeyi beceremiyorsanız, hazır ayakların gereksiz bedeninizi taşırken koşun peşinden belki yakalarsınız uçup giden edebine…
Salladığın zarlar hileli, atıyorsunuz, düşeş gelsin bekliyorsun, hep yeke talim ediyorsunuz.
Kenar mahalle karılarından farkınız kalmamış, az biraz da önde gibisiniz…
Çeneniz susmak bilmiyor.
Ağzınızdan salyalar akıyor, adres bildir mendil göndereyim.