Masalların vazgeçilmezi, mehtaplı gecelerin kaynağı, yıldızların sevgilisi, dünyanın biricik uydusu olan ‘ay’dan bahsedeceğiz biraz…
Bazen hilal olur, bazen tabak gibi, bazen de yarım…
Mağrur, gösterişli ve kasvetli…
Bazen görünmez, bazen gururlu, bazen de nurlu…
***
Nurlu deyince aklıma çocuklukta dedemden dinlediğim bir anı geldi.
Dedem ismi ile müsemma; Hacıhacı bey idi.
Gerçek adı Hacı Ahmet Hamdi idi.
Hacca da gidince Çarşamba’da dedeme “Hacıhacı amca, Hacıhacı abi, Hacıhacı efendi…” gibi hitap edilirdi.
Hacıdedemin tanıdığı, din alimi olduğu iddia edilen bir zat hep şöyle dermiş:
“…Efendim, ay nurdur. Aya inilmez…”
O yıllarda, Amerikalılar başta olmak üzere Ruslar tarafından yapılan uzay çalışmaları ve ay yüzeyine iniş planlarını ve olabilirliğini din alimi olduğunu kendince tescilleyen zatı dedem bir türlü ikna edemezmiş. Nuh der peygamber demezmiş.
1969’un 20 Temmuz’unda Amerikalı Armstrong ile Aldrin isimli astronotların ay yüzeyinde yürüyüşünü ertesi gün haber yapan gazeteyi eline alan Hacıdedem, alim kişinin yanına gider ve şunu söyler: “Ne oldu, hani ay nurdu, çıkılamazdı? Bilim bu bilim. Safsataya gerek yok. Adamlar aya indiler ve hatta içine de sı***lar abi, gördün mü?” der ve olaya son noktayı koyar.
***
Aksi, nüktedan, şakacı ve çok zeki adamdı dedem. Nur içinde yatsın.
Din bezirganlığı yapanlara, ulema geçinenlere, sahtekarlara aman vermeyen demokrat, çağdaş, papyonunu, kravatını, fötr şapkasını çıkartmayı ihmal etmeyen, Atatürk ve İnönü’ye hayran, her gece Kuran-ı Kerimi hatmetmeden yatmayan bir muhteremdi.
Eminim şu an ay ile yapılan güncel konuşmaları duysa şöyle derdi:
“…Oğlum bırakın bu işleri, gözünüzün önündekine bakın. Aydakine değil.
Ayçiçeği yağının fiyatına bakın, aya değil.
Daha gidemediğimiz köy yolu var. Mezra yolu var. Mahalle yolları var. Hele şunları bir çözün. Bunları çözmemişsin sen kalkmış aya gidiş planı yapıyorsun?
Ay için yaptığın bütçe ile ancak stratosfer tabakasına erişiriz. Geri de dönemezsek vay halimize…”
***
Sorunlar ve acil çözüm bekleyen o kadar olay var ki ülkemde…
Altyapı, üstyapı, bitmeyen projeler, tamamlanamayan çalışmalar, yarım kalan işler…
Asgari ücret, enflasyonun düşürülememesi, yatırımların gecikmesi, her şeye yapılan her gün zam…
Tarımsal sorunlar, maliyetler, tarımsal ihracatımızın sekteye uğraması…
Sanayi ve ticari alanlardaki sıkıntılar…
Maliye ekonomisi, iktisadi ve döviz sorunları…
Piyasalardaki durgunluk, gelirin temel ihtiyaçları dahi karşılayamaması, işsizlik…
Adalet, eğitim ve en önemlisi sağlık ile ilgili, özellikle yaşamlarımızı-hayatımızı allak bullak eden kovid pandemi dönemindeki sorunlar
Bunlar yerine ay odaklı haber oluşumları ve bizi halihazırda 8. derecede ilgilendirebilecek bir olaya bodoslama dalmamız; sanki gündem değiştirmek, olayı perdelemek, ilgiyi dağıtmak gibi geliyor bana…
Amiyane tabirle ay konuşmaları bana: “CAMBAZA BAK!” olayının yeni bir versiyonu gibi geliyor.
Onca sorun, onca çözüm bekleyen konu varken bu da nerden çıktı dedirtiyor.
2 gıdım kar yağdı, yollar anında felç! Daha yollarımızda sıkıntı varken aya 4 gidiş- geliş yol hayalindeyiz!
***
İnşallah göklerden bir an önce yere döneriz.
Hayatın gerçekleri ile yüz yüze kalırız.
Haaaa!
Bu arada söylemeyi unuttum.
Aya ilk hangi Türk gitsin diye tartışılıyormuş…
O gitsin, bu gitsin, şu gitsin…
Erkek mi, bayan mı tartışılıyormuş…
Benim tek favorim var, bence bunu o hak ediyor.
Benim kanaatimce eğer ileri zamanlarda böyle bir oluşum gerçekleşirse…
Türkücü Mustafa TOPALOĞLU gitsin…
Bu kadar komik olayın kahramanı olmayı, harbiden o hak ediyor!
Kalın sağlıcakla…