Çocuklarım, yavrularım, kuzularım, gözbebeklerim…
Size bu satırları ileride okuyasınız diye, biraz gururla, biraz utançla, biraz umut ve biraz da hüzünle yazma gereksinimi duyuyorum.
Oğlum, kızım, iki gözüm, can parem, yağmurdan kıskandığım, rüzgardan sakındığım, ciğerim, candan öte kıymetli yavrularım…
Size bu cennet memleketin bir köşesinden belirli bazı konularda bazen böyle mektuplar yazacağım.
Dikkatli okuyun, gerekirse saklayın, gerekirse ezberleyin söylediklerimi ve anlatacaklarımı…
Memleketimin tüm çocuklarınadır söyleyeceklerim…
Bu ülkenin evlatlarınadır nasihatlerim…
Bizim çocuklarımızadır anlatacaklarım…
İyi açın gözlerinizi, dikleştiriverin kulaklarınızı, aralayın beyninizin penceresini…
İyi dinleyin beni...
***
Biz öylesine geldik, böylesine giden bir nesil olduk.
İki arada bir derede büyüdük.
Korku ve ümit bizim neslin iki kutbu olmuştur hayatta…
İkisinin arasında avara avare gezdik durduk biz…
Kendimizi aşmaya kalksak bile, aşamadığımız kurallar, gelenekler, yasalar, engeller hep karşımıza çıktı bizim…
Yalçın dağlar, minare boyu dalgalar, devasa bulutlar, yeri göğe katan fırtınalar gördük hep biz…
Zor bir nesildik biz…
Zor bir nesildik ama pek çok zorlukla göğüs-göğüse savaş etmiş, yel değirmenlerine savaş açmayı da göze alan bir nesildik biz…
Yenildik mi? Yenildik pek çok kere…
Yendik mi? Bazen yendik ama pek sevinemedik.
Velhasıl evde 3 puan, deplasmanda 1 puana razı kalmış bir nesildik.
***
Öyle ya da böyle bir yaşam sürecinde bayağı yol aldık.
Ama size şunu söyleyeyim öncelikle…
Bu yazının ana teması ve bugünkü öğütlerim; yaşadığımız çevre ve ülkemizdir.
Maalesef biz ve bizim bir üst sınıftaki abiler ve ablalarla, cümbür cemaat biz bu çevreyi katlederek size bırakıyoruz.
Kusura bakmayın.
Bizler maalesef yanlış şeyleri çok yaptık, yanlış şeylerde ısrarcı olduk, hata yaptık.
Derelerinize ihanet ettik; size hırpalanmış, yatağı darmadağın edilmiş, daraltılmış, tecavüz edilmiş, özüne limon suyu sıkılmış ve içine edilmiş dere yatakları bıraktık.
Denizlerimize çöplük muamelesi yaptık; arabanın lastiğini, kolanın kutusunu, marketin poşetini, şehrin lağımını, akla hayale gelmeyen pisliği hayasızca attık.
Tarım arazilerimizi mahvettik; hoyratça hırpaladık, yok ettik, beton kuleler yaptık, fidan-tohum yerine demir filizleri diktik.
Ormanlara acımadık; baltalar elimizde, motorlu testere belimizde Allah Allah nidalarıyla daldık, yaktık-yıktık.
Göllerimizi kuruttuk; kuşları, çiçekleri, böcekleri öksüz yetim bıraktık, kurdun-kuşun vebalini ve bedduasını aldık.
Çevreye saygı duymadık, duyarlılığımızı arzularımızın ve paragözlüğümüzün arkasına sakladık, günlük çıkar uğruna geleceğe ihanet ettik.
Utanıyor musunuz diye soracak olursanız?
Utanıyorum elbet!
Ama sorumluluk duygumla sahip çıktığımı ve mücadele ederek sivil toplumlar bazında savaşsam da az bir galibiyet serisini yakaladığımızı görüyorum.
Yani anlayacağınız şekilde futbol tabiri ile sonuç şöyle:
Zalim Düzen: 3 - Bizim Takım: 1
İşte skor, sonuçta bu. Herhalde biz küme düştük!
Çocuklarım, geleceğimiz olan nesil, yarınlarımız, evlatlarımız…
Size geleceğe dair iyi bir şeyler bırakamamanın üzüntüsü ve ezikliği içerisindeyiz.
Kusura bakmayın…
Bizim elimizden bu kadarı geliyordu.
Bundan iyisini yapamadık.
Üzgünüz, mutsuzuz, yüzünüzü kararttık, görevimizi yapamadık
Bizleri affedin…
“Ustamızın adı Hıdır elimizden gelen budur!”
Ama size güvenim, inancım tam…
Bunu böyle bilin.
İnanıyorum ki siz bizden daha duyarlı, akıllı, bilinçli ve mücadeleci bir nesil olacaksınız.
Bizim hatalarımızı yapmayacak, yolumuzu izlemeyeceksiniz.
Eminim bizlerin yanlışlarından ders çıkaracak, bozuk düzene dur diyeceksiniz.
***
Biz biraz yorgun, dertli, umursamaz, gündelik yaşayan, yarını pek düşünemeyen, değerlerine sadakatini yitiren, sıkıntılı bir nesildik.
Kusura bakmayın düşündüklerimizi ve yapmamız gerekenleri tam olarak uygulayamadık. Affola!
Yavrularım, memleketimin kır çiçekleri, evlatlarım, bebelerim, kelebeklerim, suda balık, gökte kartal olan ülkemin çocukları…
Biz, çevreye çok ihanet ettik.
Siz, bu konuda bizi takip etmeyin, bizi kopyalamayın ne olur!
Siz bildiğiniz ve savunduğunuz değerlerin, çevrenin, taşınızın-toprağınızın, derenizin-denizinizin, havanızın-suyunuzun sahibi ve savunucusu olun.
Ağacınızın-ormanınızın, tarlanızın-bahçenizin, yaylanızın- meranızın korucusu ve bekçisi olun.
Bu neslin eksikleri ve hatalarını onarın.
Bu neslin yapamadıklarını, başaramadıklarını siz tamamlayın.
Ve bu neslin harabiyetini ivedilikle siz tamir edin.
Siz daha güzel imkanlarla ve mücadele gücünüzle bu yarışta bayrağı bizden alıp, finişe götürün.
Size güveniyorum…
Size inanıyorum…
Size geleceğinizi emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla…
Ülkemin yarınları, evlatlarım, memleketimin çocukları, gelincik çiçekleri, papatyalarım, uğur böceklerim, kınalı kuzularım…