Her yıl 14 Mayıs tarihi Çiftçiler Günü olarak kutlanıyor.
Üreten, yetiştiren, karnımızı doyuran, bebeye süt, eve et, sofraya aş, battaniyenize yün, masaya ekmek sağlayan kim mi sanıyorsunuz?
Herhalde masada oturan beyaz yakalı memur, finans şirketi çalışanı, petrol karteli yöneticisi bey efendi veya banka memuru olan arkadaş değil...
Sabahın köründe tarlaya inen, soğukta donan, sıcakta kavrulan, yeri gelince hayvanı ile bahçeyi süren, tohumu eken, gübreyi veren, suyu bağlayan, otu alan, böcekle mücadele eden, hasat-harman yapıp gerekirse sırtında ambara götüren kişi; yani çiftçidir o...
Köylüdür, üretendir, emek verendir, aşımızı-azığımızı temine edendir o...
Bizi doyuran, aç komayan, her daim çalışandır o...
İşte bu yüzden büyük önder Mustafa Kemal Atatürk, “Türkiye'nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür” sözü ile tarımın, üretimin ve çiftçiliğin önemini vurgulayan bu güzel sözü söylemiştir…
***
Köylü yorgun, üretici bezmiş, milletin efendisi yılmış halde...
Malum girdi fiyatları ve olaylar malum...
Defalarca söyledik. Bu şartlar altında üretim ve tüketim çıkmaz sokak misali olmuş. Durum kötü. Ne üreten memnun ne de tüketen…
Üretenin şevki kırılmışsa, kaynaklar kısıtlanmışsa, masraflar katlanmışsa bunun nihai sonucu bu gidişat halkı yani tüketiciyi de vurur.
Alamadığın gıda, erişemediğin temel gereksinim maddeleri ve tedarik edemediğin besinler senin vücut sağlığın kadar çoluk çocuğun ve geleceğinin de en büyük tehdidi olacaktır.
Çiftçi desteklenecek, sahip çıkılacak, üretim yapacak ki sen de doyasın.
Köylü yetiştirecek, pazara getirecek ki sen de alasın...
Üretici rahat kafada olacak ki senin de kafan rahat olsun!
***
Ama bugünleri yaşayan çiftçi ve üretici kardeşlerime de bir çift sözüm ve sitemim var...
Kardeşim siz bahçenize-tarlanıza yabancı biri girse hemen tedbir alıp, kendinizi düşünüyorsunuz da…
Bu ülkenin, bu tarımın, bu gidişatın karşısında nasıl sessiz- sakin-tiyatro seyreder gibi olayları izleyip tepkisiz kalabiliyorsunuz.
Sizi severim, sayarım, emeğinize saygı duyarım…
Ama size 2 kelam sözüm var.
Gücenme darılma yok.
Dost yüze söyler, arkadan konuşmaz.
Suç biraz da sizde, kabahatin birazı da senin eserin sevgili çiftçi dostlarım, üretici kardeşlerim...
Tepkisiz, umursuz, pısırık kaldığınız, sessiz durduğunuz sürece hem siz yanacaksınız, hem de biz...
Nereye gittiğinizin ya farkında değilsiniz, ya da ağır bir uykudasınız...
Uyanmazsanız hepimiz yanarız.
Suçun büyüğü sende be kardeşim. Bunu da böyle kabul et maalesef. Acı gerçek bu...
Sen üretensin, sen bu ülkenin vazgeçilmez öğesisin, sen karnımızı doyuran, üstümüzü örten, ekmeği sunan, ocağı tüttürensin…
Sana çok kızmak istiyorum ama emeğine saygımdan yalnızca sitem ediyorum.
Efendisin, faydalısın, olmazsa olmazsın, can dostumsun…
Ama şu yılgınlığı, bezmişliği, karamsarlığı at üzerinden…
Sana çoooooook ihtiyacımız var.
Haydi milletin efendisi göster kendini…
Ara hakkını, iste gerçek yerini, göster kendini…
Sana bu yaraşır.
Dünya Çiftçiler Günün Kutlu olsun.
Çok yaşa, iyi yaşa, güzel yaşa ki…
Biz de öyle yaşayalım. Değil mi ?