Karnını ekmekle doyuran bu milletin yemini bile ekmeklidir.
“Ekmek çarpsın ki…” diye edilen yemine inanmamak ne mümkün?
Kutsaldır ekmek bizim toplumda…
Tanrı gibi, Peygamber gibi, namus ve şeref gibi, ulvi duygular gibi kutsaldır ekmek bizde...
Ekmek, yemeğin yanındaki katık kadar; davadır, kavgadır, paradır, bölüşmektir, helaldir, haramdır bizim indimizde…
Ekmeğin bu toplumdaki anlamı ve önemi onun hem 1. gıdamız olmasından ve hem de o sofraya gelene kadar yaşadığı maceraların ve badirelerin çokluğundan gelir.
Atarsın tarlaya bir tohum; bire yirmi, bire otuz verir sana mübarek…
Yetiştirirsin, hasat edersin, harmanlarsın, kurutursun, un edersin, suyla yarenlik eder, içine maya tuz atıp sıcak fırına yollarsın…
Sana tokluk, güven, mutluluk ve yaşam mücadelesi olarak karşılık verir ekmek olarak tohum….
Bu döngü hep böyle sürer gider...
***
Ama biz bu kutsal nimete biraz fazla hor davranıyoruz.
Maalesef onun değerini ve anlamını kavrayamıyoruz.
Hele de şu pandemi dönemi ve hayat pahalılığında ekmeğe olan ihtiyacımız, ekmeğe karşı olan bağlılığımız bence iki kat daha arttı.
Bu ülke arım memleketi ama hala buğdaygil üretimimiz yeterli ve stoklu değil.
Anlayacağınız buğdayda bile açığı kapatmak açısından da dışa bağımlıyız.
Son yılların ortalanmasına göre dışarıdan yılda 10 milyon tona yakın buğday ithal etmekteyiz. Başta Rusya olmak üzere Kanada, Meksika, Ukrayna’dan milyonlarca dolar ödeyerek buğday satın alıyoruz.
‘Bu bize hiç yakışıyor mu?’ diye sorduğunuzu tahmin ederek cevap vereyim...
Bırak ithal etmeyi bu insana 50 kuruş eksikle saatlerce Belediye Halk Ekmek büfeleri önünde bekleyip 3-5 lira tasarruf adına bekletmeye ne cevap vereceğimizi düşünelim önce diyorum...
Ama bu tablo karşısında insanımızın ekmek israfını ve hala inatla ekmeğe olan ihanetine de akıl erdiremiyorum.
Her gördüğüm çöp bidonuna göz attığımda torbalar dolusu ekmeği ziyan ederek attığımızı görünce inanın kendi kendime kahroluyorum.
Evde bile çöpe giden bir dilim ekmek için kavga çıkaran adamım ben…
Hayatta etmediğim lafları çöpe giden ekmeği görünce döktürüveren (!) adamım ben...
Adeta pişman ediyorum ekmek zayi eden insanı karşımda
Dayanamıyorum ne yapayım öyle alıştırıldık…
Ekmek zayisi günah belletildi bize…
Ekmeğim kutsal olduğu söylendi bize…
Ekmeğin ne kadar önemli ve anlamlı olduğu kazındı zihnimize…
***
Bile bile israf, değersizleştirilen ekmek, müsrif zihniyet adamı çarpar.
Hemi de ne çarpar...
Tanesine kurban olduğum, onun yetiştirenlere minnet duyduğum, toprağın özü, yağmurun damlası ve alınteri ile yetişen, hamur olarak şekil verip sımsıcak olarak soframıza getiren ustaya sanatkara saygımız ve sevgimiz sonsuzdur bizim…
Bize düşen; ona saygı duymak, ona gereken önemini vermek, yeri doldurulamayacak bir kaynak gibi görmektir. İşte o zaman ekmeğin gerçek lezzeti ve anlamını kavrarız.
Bizler yere düşen ekmeği alıp, başımıza koyan, sonra da kuşlar-böcekler nimetlensin diye davranan bir nesildik…
Nasıl oldu da birdenbire hor gören, değer vermeyen, ekmeğe saygı duymayan bir nesil olduk?
Ekmeğe saygı duymayan hiçbir şeye saygı duymaz.
Ekmeği değersizleştirirseniz o da size gereken cevabı verir.
Benden söylemesi
Valla ekmek adamı çarpar!
müslümanız israf haram deriz eklerimizin fazlasını ihtiyacı olana vermeyiz çöpe atariz bizin genetigizi bozmuşlar