Yöremizin en önemli ürünü fındığın kaderi ağustos ayı ile şekillenir.
Umutlar, emekler, hayaller fındığa bağlıdır hep…
Oğul everirsin, kız verirsin, ev alırsın, borç ödersin, boğazına lokma düşünürsün…
Hep fındık ile taçlanır, hep fındığın gözünün içine bakılır.
Fındık; buraların olmasa olmazı, yaşam kilometremizin sıfır noktasıdır.
Fındık; Karadeniz’dir, kurtarıcıdır, ekmeğimizdir, göz nurumuzdur.
***
Geçtiğimiz günlerde fındık alım fiyatları açıklandı.
Açıklandı açılanmasına da çiftçi bundan memnun mu diyecek olursanız; değil!
Giresun kalite kabuklu fındık için 27 lira, levant kabuklu fındık için ise 26,5 lira fiyat açıklandı.
450 bin civarı fındık emekçisi ailesi ile ülkemizdeki 740 bin hektara yakın alanda üretimi yapılan bu ürün, gerek tarımı gerekse ekonomiye katkısı ve gerekse dünya tarımındaki konumumuz nedeniyle adeta konvansiyonel bir silah gibi konum almıştır.
Hele de Karadeniz için ve ilimiz Samsun için önemini ayrıyeten anlatmaya gerek yok.
Rekolte tahminleri de neredeyse iki ucu boklu değnek gibi bir durum arz etmektedir fındık tarımında…
Az hesaplansa çiftçi, çok hesaplansa zahireci-fındık tüccarı ellerini oğuşturur durur. Yani anlayacağınız aşağı tükürsek sakal yukarı tükürsek bıyık misalidir bizim fındık üretimimiz…
Her unsur gibi fındıkta da maliyet denilen bir kavram var.
Yani fidanı dikmekten başlayarak-çuvala yerleştirene kadarki süreçte gübreleme, ilaçlama, sürme, ot biçme, sulama, bakım, hasat gibi diğer işlemlerin bir masrafı var.
Eeee buna bir de kar ekleyeceksiniz, epey bir miktar yekün de hasat işçiliği ne oldu?
Hesaplarsanız ucu ucuna çıkar valla. Zaten hiç hesaba katılmayan bir kalem var ki onu sormayın. Tarla sahibi kendi ve ailesinin iş gücünü hiç hesaba katmaz. Varsa yoksa gündelik ödediği yevmiyeyi bilir. Ya kendi emeği ya kendi çalışması ya kendi alınteri?
Onları kolay kolay hesaba katmaz. Katınca zaten külliyen zarardadır!
***
Fındıkta esas sorun diğer tarım ürünlerindeki gibi maliyetlerdedir.
Yani dövize endeksli ilaç, gübre, sulama sistemi ve diğer tarımsal girdilerdedir esas sorun…
Madem artış döviz endeksli, o halde fındık fiyatı da döviz endeksli olsun dediğinizi duyar gibiyim.
Ama maalesef, o iş öyle olmuyor.
2020’de 3,3 dolar olan fiyat, bu yıl yani 2021’de 3,1 dolara tekabül ediyor.
Ne oluyor, anladınız mı şimdi…
Tüccarspor:1 Fındıkspor :0
Maça daha başında çiftçi yenik başlıyor.
Yukarıda anlattığımız süreçler neticesi zaten bu maç 5-0 gibi bitecek anlayacağınız…
Rizeli Hasan, Giresunlu Ahmet, Ordulu Yusuf, Samsunlu Hatice, Sakaryalı Nurettin hep kaybedecek.
İtalyan şirketleri, Alman sanayicileri, fındık ağababaları, piyasayı Hamburg’dan kontrol edenler ise hep kazanacak, hep kazanacak, hep kazanacak!
Bu hep böyle mi sürecek?
Bu gidişle öyle gözüküyor.
Nasıl önleriz diyorsanız?
Örgütlülük, tarımda politika belirlenmesi, fındık borsasının dizginlerinin bizim elimize geçmesi, katma değer yaratan fındık türevi ürünlerini geliştirmemiz, tarımsal desteklemeler, dünya markası olmak gibi eylem ve düşünceler ilk akla gelenlerdir.
***
Her tanesi değerlidir fındığın…
Her kilosu hayallerin gramajı gibidir. Geleceğin sigortası, nafakasının özüdür.
Gözü gibi saklar. Gece-gündüz başında nöbet tutar. Ancak çuvallayıp sattığı zaman rahat eder gönlü Karadenizli fındık üreticisinin…
Fıkra bu ya: Temel bir gün fındık bahçesindeki fındıkları toplatmak için bahçesine 100 tane yevmiyeli işçi getirir, daha sonra Temel oğluna; “Oğlum git bakkaldan 100 tane sakız al gel” demiş. Oğlu Temel’e “Baba 100 tane sakızı ne yapacaksın?” diye sorunca işçilere dağıtacağız demiş. “Baba ne gerek var işçilere bu kadar sakız almaya?” deyince Temel, “Oğlum sen benim dediğimi yap sakızları getir işçilere dağıtalım ki fındıkları yemesinler” demiş.
Fındık kıymetli…
Fındık önemli…
Fındık hayati bir mevzu bizim için…
Yöremiz ve bölgemiz insanının geçimi, yaşamı, ticari faaliyetleri için, Karadeniz açısından çok önemli ve stratejik bir ürün fındık…
O varsa, para ediyorsa, geçindiriyorsa, biz de güleriz.
O varsa, değeri biliniyorsa, hakkı veriliyorsa, biz de seviniriz.
Aksi takdirde yandı gülüm keten helva…
Aksi takdirde…
Düşünmek bile istemiyorum!