İlk defa bir sezona ayaklarımız yere sağlam basarak girdiğimizi hissediyorum.
“O sene, bu sene galiba” diye mırıldanıyorum. Bu sefer olacak diye kendi kendime söylenirken, hiç olmadığı kadar bir umut ışığının güçlü ve kamaştırıcı etkisini şimdiden hissediyorum. Galiba o sene, bu sene...
***
Biz buralarda fazla kaldık gibi geliyor bana. Eyvallahı çekip, başka alemlere akmamızın vakti geldi çattı. Takım olabilmek ve seyirciyi doyurabilmek, işte bütün mesele bu...
Samsunspor taraftarı aç, sabırsız, dayanacak takati kalmadı. Yıllardır çekilmeyecek işkenceyi çekti bu vefakarlar. Mutluluk ve şampiyonluk en çok da onların hakkı. O günler yakın, inanın çok yakın.
Belki yarın, belki de yarından da yakın. Güzel günler bize yakın. Mutluluk bize yakın. Gururlanmak bize yakın.
***
Hazırlık dönemi ve kamplar takımı iyi hazırlamışa benziyor. Yapılan maçlarda takımı biraz inceleyebildik. Daha hazır olamayanlar da var. İyi durumda olanlar da var. Şöyle takıma bir göz atalım, Alınan 15’e yakın kişi var. Nerdeyse 2 takım çıkıyor kadrodan. Bu iyi bir şeydir. Sonuçta rekabet yaratır, hırs yaratır, başarı sağlar. Ancak sorun ivedilikle kadroyu ve dolayısıyla ilk 11’i sağlam oluşturmaktan geçiyor. Kemik kadro ve ana oyuncuları destekleyecek ve de her an oyuna girebilip çıkanı aratmayacak bir ekip teşkil etmek. İşte bütün mesele bu. Olmak veya olmamak fikrimizin temelinde şu an için bu var.
Hazırlık maçlarındaki skorlar bizi korkutmasın. Berabere kalmamız yenmemiz önemli ama yenilmekle de dünyamızın sonu gelmesin. Adı üstünde hazırlık maçı. Taktik, izleme, değerlendirme ve sonuçta kadro iskeletinin oluşumu aşamalarıdır bu maçlar. Enseyi karartmayalım millet!
Güldür güldür yenerek, herkese 4 çekerek hazırlık maçları kazanmak bizi bir yere götürmez. Bizi bir yerlere götürecekse; Oturmuş kadro, iyi bir oyun planı, güç, kuvvet, sabır ve hırs bir yerlere götürecektir. Hazırlık maçlarında süper olup, sezon sonu düşen takımları hatırlayıverin bir zahmet!
***
Yalnız çok çekindiğim bir olgu var. O da ilk 8 haftalık süreç. Altay deplasmanı, içeride Eyüpspor, Erzurum deplasmanı, peşine içeride Manisa, Rize deplasmanı, sonra içeride Sakaryaspor, Bandırma deplasmanı ve sahamızda Gençlerbirliği müsabakası. Bu 8 hafta çok kötü oldu. İddialı ve iyi takımlar. Valla yapacağımız tek şey var. İnanmak, akıllı oynamak, fırsatları yakalayınca bir an evvel golü atıp lehimize şartları çevirmek, gerekirse 1-0’dan sonra top çevirmek, işi bir şekilde bitirmek.
Deplasmandan alabildiğimiz kadar puan almak, evimizde göz açtırmamak. Hırslı oynayıp rakibi sindirmek, fırsatı görünce topu filelere göndermek. İş baştan sıkı tutup, gerisini onlara düşündürmek. Fırtına gibi başlayıp, huzur ve mutlulukla bitirmek.
Haaaaa, unuttum söylemeyi, bir de stadı hınca hınç doldurup, rakibin feleğini şaşırtmak. Haydi çocuklar görelim sizi…
Mutlu edin bizi…
Unutmasın bu şehir ve taraftar da sizi...
Güzel günler göreceğiz çocuklar. Motorları maviliklere süreceğiz.
Darısı ciğerimizin diğer yarısı Çarşambaspor ve Samsun takımlarımız için.