Lafı eveleyip-gevelemeye gerek yok.
Direk konuya gireceğim…
Hiç “Şu oldu, bu oldu, öyle gitti, böyle geldi’ demeyeceğim.
Durum kötü, bırak kışı atlatmayı bu millet yarınını göremiyor, sıkıntı tavan yapmış.
Artan fiyatlar, enflasyon, hayat pahalılığı derken…
Gıdamız, yiyeceğimiz büyük tehdit altında.
Her gün artan mazot, gübre, tohum, elektrik bedeli veya diğer tarımsal girdilerden daha da vahimi kuraklık denen su kaynaklarımızdaki tehlike bizi çooook zorlayacak.
Görürsünüz, demedi demeyin !
***
Toprağınız olsa da suyunuz yoksa ürün almanız bazı ekstrem bitkiler haricinde imkansızdır.
Keza hayvan ve insan içme suyu ihtiyacı için de bu durum geçerlidir.
Hani bir cümle var, duyarsınız:
“Su varsa hayat vardır…”
Hah işte bu söz o kadar doğru ve anlamlıdır ki suyun kıymetini kadrini bilmek için yolumuzun çöle düşmesine gerek yok.
Susuz ne bitki olur ne ot olur ne de hayvani gıda olur.
Susuz ne hayvan yaşar ne de insan…
Su kaynakları bakımından zengin olmayan ülkemizin bir önemli sorunu da iklim değişimleri ve meteorolojik açıdan azalan yağışlar ile bunun bir numaralı müsebbibi küresel ısınma…
Su toplama havzalarımızdaki düşük seviyeler ve gelecek yılda kullanacağımız su varlığının acı bir tablo halindeki görüntüsü birçok bilim adamı, su ile ilgili planlama ve projeler yapanlar gibi beni de çok rahatsız ediyor. Keza yer altı su seviyemiz de bu durumdan etkilenmeksizin öylece duracak değil ya?
Kuraklık ve susuzluk dolu yarınlar, adeta kabus gibi üzerimize çökecek!
***
‘Peki, ne yapacağız, çözüm ne?’ dediğinizi duyar gibiyim…
Hiiiiç vıdı vıdı yapmaya, lafı uzatmaya, havuzu dolandırıp-suyunu da bulandırmaya gerek yok.
Vakit kaybına, boş boş konuşmalara, hamasi nutuklar atmaya ve aval-aval dinlemeye bizim sabrımız yok.
En önemli ve etkili ilk tedbir suyu tasarruflu kullanmakla başlar. Kullandığımız suyun büyük bir çoğunluğu da tarımsal faaliyetlerde tüketildiğinden vahşi, salma sulama gibi harıl harıl su harcayan sistemler yerine yağmurlama ve damlama sulama şart koşulmalı, yapanlara büyük teşvikler sağlanmalıdır. Ayrıca sulamadaki kayıp ve kaçaklar da ciddi boyutlardadır. Tek çare minimize etmektir. Ondan sonra evimizdeki suyun tasarruflu kullanılması hususu doğal olarak gündeme gelecektir.
Diğer önemli bir tedbir ise kurağa dayanıklı tür ve cinslerin daha doğrusu su tüketimi az olan varyetelerin seçilmesi ve yöreye uygun bitkisel üretimi yaygınlaştırmaktır. Su fakiri olan bir bölgede ne mısır ne pancar ne de patates yetiştirilmemeli.
Bunların yerine kıraç alanlarda asgari su tüketimi özellikli bitkiler teşvik edilmelidir.
Burada da en çok, başta üretici olan çiftçilerin bilinçlendirilmesi ve bu bilincin toplumun tüm tabakalarına yaygınlaşması açısından ilkokuldakinden-üniversite son sınıftaki öğrenciye varıncaya dek tüm öğrenci kitlesine eğitimle anlatılması artık kaçınılmazdır.
Hatırlar mısınız?
70’li yıllarda ‘Tarım Dersi’ vardı ortaokul müfredatında…
Aynı kapsamda tarım, çevre, ekoloji, doğal zenginlikler ve küresel ısınmayı kapsayan bir dersin zorunlu olması ve sunulması ne kadar isabetli olur, değil mi?
Her ne kadar bilim insanları yağışlar için bazı yöntem ve teknolojik faktörleri belirtse de (bulutlara müdahale ile yağmur yağdırma, deniz suyunu arıtma, buzdağlarından faydalanma vs….) bunlar bu aşamada rantabl olmayan ve geniş zamanlı eylemler olarak kalır diye düşünüyorum.
Yağışların depolama alanlarının artırılması ve hatta çatımıza düşen yağmur suyunun kanalizasyonlara verilmeksizin uygun ortamda depolanması ve kullanılması fikri ciddiyet kazanmaya başladı.
Üretim süreçlerinde harcanan su miktarlarının düşürülmesi ve alternatif çözümler de acil uygulanmak zorundadır
Susuzluk ve kuraklık kapımıza dayanmadan, iş işten geçmeden, ah-vah çekmeden bu ve benzeri afetleri atlatmamız için öncelikle bilinçlenmemiz, proje ve planlamaları yapmamız, tedbirleri hayata geçirmemiz artık kaçınılmaz olmuştur.
Havuzu dolduralım ama suyu bulandırmadan…
Bari bu ciddi konuda bıdı bıdı yapmayı, ahkam kesmeyi , boş vaatleri ve gereksiz söylemleri acilen unutalım.
Bizim her işimiz gibi bunu da Yüce Yaradan’a havale edeceksek eğer…
İşimiz zor aaa dostlar!