Bugün size tıp dilindeki adı diyabet olan şeker hastalığından bahsetmeyeceğim.
Size 3 beyaz; yani un, tuz ve şeker üçlemesinin, şekerinden bahsedeceğim biraz.
Tatlı, hoş, çekici, zevk verici ama tehlikeli şekerden bahsedeceğim.
Fazlası tehlikelide olsa, yaşamsal açıdan tüketmemiz gereken ölçülerde mutlak kullandığımız bir besindir; şeker.
Ağzımızı tatlandıran şeker, bu günlerde biraz zehir tadında…
Şeker, tatlı olmaktan da çıkmış tehlikeli, sıkıntılı, dolambaçlı, katakulli dolu bir rotada ilerliyor.
Şekerin tadı kadar, kaderi de acılaşmaya başladı!
***
Şeker aslında pancar ve şeker kamışından elde edilmektedir.
Bir de doğada meyve içerisinde ve bal gibi doğal besinlerde mevcut.
En makbulü ve güzel olanı o!
Bir de Nişasta Bazlı Şekerler (NBŞ) var.
Nişasta bazlı şekerler; şeker pancarı ve şeker kamışından üretilen şekerlerin (sakaroz) dışında, nişasta bazlı hammaddelerden (mısır, buğday, patates) çeşitli kimyasal yollarla üretilen genel olarak glikoz, izoglikoz, fruktoz ve türevlerinden oluşur.
Nişasta bazlı şekerler doğrudan tüketilmemekte, daha çok şekerli ürünler sanayinde girdi olarak kullanılmaktadır. Bu tatlandırıcıların başlıca kullanım alanları; şekerlemeler, şekerli ve unlu ürünler, dondurma, helva, reçel, marmelat, alkollü ve alkolsüz içeceklerdir.
Nişasta bazlı şekerin yoğun olarak tüketilmesi sonucu karaciğer yağlanması, pankreas kanseri, fibrozis, siroz, insülin hastalıkları, eklem iltihabı, hipertansiyon, koroner kalp hastalıkları ve türevi hastalıkların meydana gelebileceği bilimsel çalışmalarla kanıtlanmıştı.
En yaygın görülen zarar ise obezite ve diyabete yol açmasıdır.
***
Peki, biz niye bu söylenilen NBŞ orijinli olan zehri zorla da olsa tüketiyoruz?
En önemli faktörler; fiyatının stabil ve ucuz olması, ayrıca granüle (kristal) şekere göre yaklaşık 2.5 kat daha tatlı olması ve gıdalara katıldığı zaman daha çabuk erimesi, ek olarak taşınmasının daha kolay olması gibi nedenlerle yaygın olarak kullanılan bir tatlandırıcı olmasında yatıyor.
Nişasta Bazlı Şekerler, alkollü, gazlı, kolalı içeceklerde, tat verici olarak meyve suyu sanayiinde, tadı artırma ve fermante edilebilen özelliği ile de çikolata, şekerleme, tatlı, bisküvi ve unlu mamüllerin üretiminde kullanılmaktadır.
Ayrıca raf ömrünü uzatma ve nem dengesini koruma amacıyla da kullanılan NBŞ, süt ürünleri (özellikle yoğurt), ketçap, mayonez, tonik, buzlu çay ve hazır çorba gibi işlenmiş gıdalarda ve meyve sebze ürünlerinin salamurasında da yer almaktadır.
Anlayacağınız NBŞ sofralarımızın baş köşesine oturmuş.
Demirbaşı olmuş öğünlerimizin…
NBŞ kotası; üretimin yüzde 2.5 kadarı iken, bir kararla bu oran yüzde 5’e çıkarıldı.
Zaten can çekişen pancar işleyen şeker fabrikalarının ve sanayisinin birçok zorluğu varken...
Bu karar, NBŞ patronlarının ekmeğine yağ süren bir hal almıştır.
Şeker hastalığı değil aslında sorun...
Türk şeker sanayiinin hastalığıdır bu.
Şekerimiz hastadır. Şeker Sanayimiz ve Şeker Tarımı Şeker Komasındadır anlayacağınız.
Arttırılan kota Türk tarımına ve şeker sanayisine darbe vuracaktır, yıpratacaktır, zarar verecektir.
Bir de kar hırsındaki ağababalarının kasasına mangırın girmesine olanak sağlayacak, şekerde kaos ve dışa bağımlılığı daha da artıracaktır.
Her şeyden de daha önemlisi sağlığımız ve gelecekte toplumsal sağlıkla ilgili parametrelerin alt-üst olacağının bilinmesidir.
İki katına çıkarılan NBŞ kotasının sonucunda…
263 bin ton daha az pancar şekeri üretilecektir. 63 milyon ₺’lik bir vergi kaybı olacaktır.
Üretilecek olan 1,8 milyon ton pancarın yetiştirilememesi ve 32,727 Ha alanda pancar ekilememesi ile yurt sathında 6,500 çiftçinin (aileleri ile birlikte 35,000 çiftçinin) pancar ekememesi, yan ve alt sektörleri ile birlikte 30 yakın sektörde iş ve katma değer kaybı, doğu bölgelerimizdeki 5 fabrikanın kapanması ile geçici tam zamanlı olarak çalışan yaklaşık 5.000 kişinin işsiz kalması şeklinde tatsız bir manzara bizi bekliyor olacaktır.
Pankobirlik kaynaklarından aldığım verilerden daha vahim bir veri var kafamda…
O da şekerde dışa bağımlılığımız her geçen gün artmaktadır.
Olası bir darboğazda ne ederiz aaa dostlar?
Kime el açarız, kimden yardım isteriz, kimlere muhtaç oluruz?
Varın bunu da siz bulun.
Bir şeker hastası olarak bu satırları size yazdım ama gördüm ki bizim aslında şekerimiz hasta!
Şeker hastalığı yani diyabet değil konumuz şekerin kendisi düpedüz hasta, bunu bilin…
Şekerin fazlası zarar ama şekerde patronların esiri olmak, elin yabancısının eline kalmak ve dışa bağımlı olmak daha da zarar.
Kalın sağlıcakla…