Yeni bir terim ama çokça duyuyoruz son zamanlarda…
Z kuşağı…
Sanki alfabenin son harfi muamelesi yapılıyormuş gibi…
Ötesi yok, işte bu sonuncusu, en yeni model, nihai durumun özetleyicisi gibi...
Ama çoğumuz tanımıyoruz bu Z kuşağını yeterince.
***
Popüler site ve sözlüklerde; “…2000’li yılların gençliği… Sadece kendi özel hayatlarıyla, gittikleri partilerle, giydikleri kıyafetlerle ilgilendikleri için içe donuk oldukları kabul edilen bir nesil…” olarak lanse edilseler de “…2000 yılı sonrasının çocuklarını anlatan nesildir. Bu çocuklar teknolojinin göbeğine doğmuştur. Sokakta oyun oynamak nedir bilmezler. Oyunları internetten, ps ve wii’den ibarettir. Facebook ve twitter'da bulunup, dertli paylaşımlar yapıp bizleri şaşırtmaktadırlar. Araştırmalara göre Z nesli önceki nesillere nazaran daha zeki çocuklardan oluşmaktadır” şeklinde az daha detaylı olarak da tarif edilebilmektedirler.
Sanki sizin ve benim çocukları tarif ediyorlar gibi değil mi?
***
Peki bizim yaşıtlardakiler, yani orta yaş ve ilerileri…
Biz tanıyor muyuz bu kuşağı?
Çok şükür bir A, B, C, D kuşağı değilsek de biz de bir X ya da Y kuşağı sayılırız.
Biz de az şey görmedik.
Hem kağnı arabasını hem Ferrari’yi…
Hem kara treni hem de uzaya giden roketi-uyduyu görmüşlüğümüz var bizim.
Bizi bu kadar da yabana atmayın!
Sarı sayfalı defterlere Alligator markalı kurşunkalem ile çizmişliğimiz de var.
Bilgisayara NETCAD program ile döktürmüş olduklarımız da var bizim…
***
Ama inanın bu nesil, bu kuşak daha değişik…
Sanırım Z kuşağı daha zeki, daha net görüşlü, daha pratik ve daha akılcı…
Ama bizim kuşaklar gibi sabırlı değil, hoş görülü değil, zora gelemiyor…
Ayrıca en sevdikleri atasözü bence “Armut piş ağzıma düş.”
Empati, sempati yetenekleri kısıtlı olsa da ileriyi tahmin ve sonuç kuramlarını takdir etmemek elde değil.
Maalesef baltayla odun yarmadılar, sobaya odun taşımadılar, kömür poşetleyip, baca temizliği yapmadılar. Kat kaloriferli odalarda büyüyüp, alternatif enerji kaynaklarını, güneşten sonsuz enerji elde etme ve depolanması teoremini bize anlatabiliyorlar.
Karda, yağmurda, çamurda, sıcakta yürüyerek okula gitmediler. Aynı ceketle 1 yıl, aynı kravatla 3 yıl okulu bitirmediler. Abilerinin-ablalarının eski kitaplarıyla okumadılar. Servisle okula gidip, özel okul kıyafetiyle ve ederi binlerce lira tutan kitaplarla okullar bitirdiler. Sistemi ve dünyayı çok rahat sorgulayıp-yargılayabiliyorlar.
***
Devir değişti, zaman değişti, nesiller de değişti…
‘Yeni nesil bizim yaşadıklarımızı yaşasa ne yapardı?’ diye merak ediyorum.
Çarşamba tabiri ile “Hemen bıcıyarak kaçarlardı!”
Sanırım bizim kuşak dertli, cefakar, sıkıntılı, güngörmüş, zahmetle tanışmış, zorluklarla ahbap olmuş bir kuşaktı.
Z kuşağı ise biraz hazıra gelmiş, derdi yaşamamış, zorlukla tanışmamış bir kuşaktır.
Onların hepsi şu an bizim kardeşlerimiz, çocuklarımız, torunlarımız, yeğenlerimiz, canlarımız, kanlarımız…
Hiçbiri ama hiçbiri bizim yaşadığımız zorluğu, karmaşayı, kardeş kavgasını, terörü, çalkantıyı, yokluğu, sıkıntıyı görmesin.
Bizim yaştakilere X deyin, Y deyin…
Ne derseniz deyin. Hangi ismi koyarsanız koyun…
Ne kuşağı derseniz deyin…
Bizim kuşak anlatılamaz, yaşanır.
Ama her daim söylüyorum ve söyleyeceğim; biraz tembel ve vurdumduymaz olan bu Z kuşağı bizim gibi suskun değil, hakkını arayan, zeki, ileri görüşlü ve mantıklı özelliklerini yansıttığı sürece aydınlanmanın ve ilerlemenin kapı eşiğini aşındıracağımızdan eminim ve onlardan beklentim büyük…
Darısı Z kuşağından sonra gelecek olan nesillerin başına…
Kalın sağlıcakla…