Dünyada Türk ve Müslüman olmak çok zor bir iş olsa gerek. Ama bence asıl zor olan dünyada bir Türk’ün ve Müslümanın düşmanı olmak.
Tarih boyunca insanın olduğu her yerde mutlaka bir anlaşmazlık yaşanmaktadır. Temelde bu anlaşmazlıklar insanların karşısındaki kişinin varlığına saygı duymadığı için ortaya çıkmaktadır.
Yani herkesin kendi menfaatini gözetmesi, kendi dini ve düşüncesinde olmayanı ezme ve baskı altına almak istemesi bu sorunların ve çatışmaların yaşanmasında etkili olmuştur.
Bu çatışmalar Anadolu’yu yurt tutan Türk-İslam devletleri ile emperyalist devletlerin arasında bu coğrafyalar için asırlarca sürmüştür.
Bu mücadeleler hiçbir zaman elbette son bulmayacaktır. Verilen bu mücadelelerin en mühimlerinden biri olan Anadolu halkının var oluş mücadelesi yani Milli Mücadele, birçok destana konu olmuştur. Gencinden yaşlısına, kadınından erkeğine herkes kendi gücü nispetince savaşmıştır.
Bu savaş sırasında ruhu özgürlük için yanan nice vatan evladı işgalci güçlere karşı kendi gücü nispetince bu mücadelenin içinde yer almıştır. Bu kahramanların başında yaşları küçük ama yürekleri kocaman olan çocuk kahramanlar gelmektedir.
Çocuk kahramanlarımızdan olan Fındıklıoğlu İbrahim, Sait Yalçın, Kısakürekzade Şahap, Etlioğlu Ahmet Duran, Bombacı Ahmet, Şekerci Ökkeş ve Çuhadar Ali çocuk olmalarına rağmen canları pahasına milli mücadele yer aldılar.
Bu kahraman çocuklar sadece bu kutlu mücadelede yer almış birkaç cengâverden birkaçıdır. Bunları zikretmemizin gayesi çocukların bu günkü imkânlarını kimlere borçlu olduklarını idrak etmeleri ve ona göre hayatlarını şekillendirmeleridir.
İşte bu vatanperver çocuklar kendi becerileri ve imkânları nispetinde cepheye haber ve mühimmat taşıma, casusluk (düşman içine çeşitli sebeplerden ötürü girerek bilgi almak) ve düşmanın içine sızarak bomba yerleştirme gibi önemli vazifelerde bulunmuşlardır.
II. Abdülhamit Han’ın Erzurum’da kurduğu Erzurum lisesindeki yaşları 10 ile 15 arasında değişen çocuklar I.Dünya savaşı sırasında Sarıkamış cephesine yatak çarşaflarından çuvallar dikerek erzak taşımışlardır. Aynı lise Çanakkale’ye savaşmaya giden öğrencileri olduğundan üç koca dönem mezun verememiştir. Bu ruh dünya savaşı sonrası da milli mücadelede Kuvayı Milliye içerinde devam etmiştir.
Adını zikrettiğimiz Çuhadar Ali Doğu Anadolu’da 3 Ermeni çeteci tarafından öldürülen iki Türkün intikamını almak için girdikleri mücadelede 2 çeteciyi öldürüp diğerini de yaralamıştır. Çuhadar Ali ise onyedi yaşında şehit olmuştur. İsimleri farklı olsa da yüreklerinde taşıdıkları iman ve ruhlarındaki istiklal için şehadete ermiş olan ve gazilik payesini göğüslerine ömür boyu onur madalyası olarak takan bu kahramanlar bizim gençliğimize en güzel örnektir.
Şan ve şöhret sahibi nice sultan, komutan ve yiğitlerin destanları dilden dile aktarılırken geleceğimiz, umudumuz ve Türk-İslam devletimizin ilelebet varlığını koruyacak olan biricik evlatlarımızın örnek alabilmeleri için gençliğinden, çocukluğundan ve oyunlarından vaz gecen bu kahramanları anlatmak bu şuur üzere yetişmelerini sağlamak tüm milletçe vazifemizdir. İşte bu şuur ile yasayınca bizler işimizi kolaylayıp düşmanın işini zor kılmaktayız. Haince attıkları her pusu, üstümüze kurdukları her oyun düşmanın kendi ayağına dolanacaktır.
Yediden yetmişe bizi biz eden değerler çocuklarımıza iyice belletilmeli ve varlığımız istikbale istiklal yolunda selametle ulaşmalıdır.
Selam ve dua ile…