13.yy ikinci yarısında Anadolu Selçuklu Devletinin Moğollar ile yapılan Kösedağ Savaşı’nı kaybetmesinin ardından batı Anadolu kıyılarında kaybolan otorite boşluğunda ortaya çıkan bir beyliktir.
Bu beylik Kerumiddin Alişir tarafından Kütahya ve çevresinde kurulmuştur.
Alişir ölünce yerine Yakup Bey geçmiştir.
Bu dönemde beylik en güçlü zamanını yaşamıştır.
Beyliğin en güçlü dönemini yaşadığını ise Bizans’ın her yıl beyliğe yüz bin altın ve değerli hediyeler verdiğini ayrıca beyliğin ise abartılarla birlikte beyliğe bağlı beylerle birlikte iki yüz bin askerinin olduğu yazılmaktadır.
Beyliğin Bizans toprakları üzerindeki fetih faaliyetleri sonucu Bizans harekete geçmiş ve paralı Katalan askerleri destekli ordusu ile II.Antranikos Germiyanoğulları beyliği üzerine yürümüştür.
1306’da Philedelphia (Filadelfiya) (Manisa iline bağlı bir ilçe) kuşatmakta bulunan Yakup bey seferi haber alınca iki ateş arasında kalmamak için kuşatmada az bir kuvvet bırakarak Bizans kuvvetlerini karşılamaya gitmiştir.
Yakup Bey ilk muharebede yenilince Alaşehir’e çekilecektir.
Yaşanan ikinci saldırıda başarısızlıkla sonuçlanınca Kula Bizans’ın eline geçecektir.
Yaşanan bu gelişme Filadelfiyan’ın muhasaradan kurtulmasına neden olmuştur.
Bizans ile paralı Katalan kuvvetleri arasında çıkan anlaşmazlık sonucu bölgeden çekilmek zorunda kalmışlardır.
Bizans ve Katalan kuvvetleri çekilince Filadelfiya tekrar kuşatıldı ve vergiye bağlandı.
Yakup Beyin yerine gecen oğlu Kula ve Simar’ı Bizans’tan geri almıştır.
Germiyanoğulları beyinin kızı ile Osmanlı şehzadesi Yıldırım Bayezıt ile izdivacı neticesinde I.Murat döneminde Tavşanlı, Kütahya ve Simav bölgeleri çeyiz olarak Osmanlı’ya verilmiştir.
1428’te beyliğin başında bulunan II. Yakup Bey Osmanlı sultanı II. Murat ile görüşerek beyliği kendinden sonra Osmanlıya bırakacağını söylemiştir.
1429’da ölmeden önce bunu vasiyetname olarak yazdırmış ve onaylamıştır.
1429’da öldüğünde beylik artık Osmanlı mülkü olmuştur.
Beylikler bulundukları konum itibari ile hem Bizans hem de Avrupalı devletler ile ilişki içinde olmuşlardır.
Görüldüğü üzere ara sıra Bizans ve Avrupalı devletler karşısında zor duruma düşseler bile Batı Anadolu’nun bir Türk yurdu olduğunu kabul ettirmişler ve bölgenin Türkleşmesine önemli kakta sağladıkları acıktır.
Bu durum karşısında Bizans ve Avrupalı devletlerin çabaları sonuçsuz kalmıştır.
Bakıldığında bu beyliklerin ömrü uzun olmamış bir nevi kurulacak olan Osmanlı Devleti’nin Batı Anadolu’daki alt yapısını hazırlamışlardır.