Toplumu bir bütün yapan geçmişten gelen birikimleridir. Bu birikimler çeşitli başlıklar altında kategorize edilebilir. Bu kategorilerden birini de el sanatları dalı oluşturmaktadır. İnsanlar ihtiyaçlarını karşılamak adına öncelikle çevresinde var olanları belli işlemlerden geçirerek yeni bir ürüne dönüştürür. Bu sayede ortaya çıkan ihtiyacını giderilmiş olur. Temel ihtiyaç listemizin en başında yer alan ve hayatımızı devam ettirebilmek için olmazsa olmaz beslenme ihtiyacıdır. İnsan beslenme işlevini yerine getirirken çeşitli materyallere ihtiyaç duymaktadır. Bu materyaller geçen süreç içerisinde gelişerek ve değişerek günümüze kadar ulaşmıştır. Fakat döneminde popüler olan bazı materyaller yeni buluş ve tekniklerle önemini kaybetmenin eşiğine gelmiştir. İşte odun kaşıkları da bu materyallerden biridir.
TEKNOLOJİK DARBE
Günümüzde saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çeşitliliğe sahip kaşıklar kültürümüzde el sanatlarının bir parçası olarak önemli bir yer tutmaktadır. Şimdilerde teknolojinin gelişimi ile metal çeşitlerinin yanında kullan at plastik örnekleri de bulunan kaşıklar yakın bir tarihe kadar belli başlı ağaçlardan özenle, binbir merhaleden geçerek el işi hazırlanmaktaydı. Günümüz gibi kullanım amacına göre oluşturulmuş çeşit çeşit setler bulunmamaktadır. Gündelik hayat içindeki ihtiyacı karşılamaya yönelik olduğundan daha basit bir yapıda oluşturulmuşlardır.
Genelde bir kişi, en fazla ise iki kişinin bulunduğu tek oda atölyelerde geleneksel el aletleri ile şimşir, gürgen ve kızılağaç başta olmak üzere yörede bulunan ve sağlamlık derecesine göre sınıflandırılmış ağaçlardan yapılır. Bu işlemler yapılırken ağacın her bölgesi kullanılmaz. Genelde babadan oğula şeklinde süregelen bu odun kaşık sanatında ağacı iyi tanımak yapılacak kaşığın sağlamlık derecesini belirler. Bununla birlikte kaşık ne amaç için kullanılacaksa ona göre ağacın cinsi ve bölgesi seçilmelidir. Çok çeşitlilik olmamakla beraber çay kaşığı, yemek kaşığı, tereyağı kaşığı ve kepçe tarzı kaşıklarda bu secim yapılan işin başarısını ortaya koymaktadır. Yapılan işçiliğin estetiğine göre ve kullanılan ağacın kalitesine göre satış fiyatları değişiklik göstermektedir. Bu fiyatlara ürünün yapımı için harcanan mesainin süreside eklemektedir. Bu kaşıklar odun olduğundan süreç içinde aşınmakta, kırılmakta veya başka nedenlerden dolayı ömürleri kısa olmaktadır. Bu durum sürekli bir ihtiyacı beraberinde getirmekteydi. Fakat bu kaşıkların yerini alan daha dayanıklı metal kaşıklar sebebiyle kullanımı giderek azalmıştır. Metalin geçmiş dönemlerde geleneksel yöntemlerle çıkarılmasından dolayı yaygın olarak bulunmaması ve işlenmesinin zorluğunun yanında öncelik olarak kullanım alanındaki farklılık odun kaşığın varlığını epey bir süre korumasında etkili olmuştur. Odun kaşıklar sadece yemek kültürü olarak kullanılan materyal olarak değerlendirmek doğru olmaz. İç Anadolu bölgemizde yöresel oyunlarda el içine alınan iki odun kaşığın ritimli bir şekilde bir birine vurularak oynanmasında da görmekteyiz. Bu yöresel halk oyunları için de odun kaşıklar büyük bir özenle el emeği olarak hazırlanmaktadır.
SAĞLIK VE ODUN KAŞIK
Sanayi devrimi sonrası gelişen teknolojiyle fabrikasyon ürünlerin seri ve ucuz üretimi odun kaşık üretimini de etkilemiştir. Ayrıca metal ve plastik üretimin çeşitlenmesi ahşap ya da odun kaşık türüne duyulan ihtiyacın azalması ile paralel olarak ustasının ve atölye sayısının da azalmasına neden olmuştur. Günümüzde yapılan araştırmalar neticesinde bazı ürünlerin metalle temas ettirilmeden tüketilmesi sağlık açısından bir gereklilik görülmektedir. Ayrıca bebeklerin beslenmesinde ve diş sağlıkları açısından da odun kaşıklar tavsiye edilmektedir. Bu durum odun kaşıklara duyulan ihtiyacı tetiklese de seri ve ucuz fabrikasyon odun kaşıklar bu ihtiyacı fazlasıyla karşıladığından el emeği uğraşın önünü kesmekte ve bu alana büyük darbe vurmaktadır. İnsanlar ekonomik şartlarına göre durumu değerlendirdiğinde daha ucuzunu alıp kullanma yolunu tercih etmektedir.
KALAN SON KIRK
Günümüzde bu işle uğraşan kişilerin en yaşlısının seksen en gencinin yirmi beş yaşında olduğu ve toplamda ülkemiz genelinde kırkı geçmeyen usta bulunduğu yapılan araştırmalar ile ortaya koyulmuştur. Nüfusun bu denli kalabalık olduğu zamanımızda bu sayı bizlere bu sanatın artık yok olmaya yüz tutuğunu net bir şekilde göstermektedir. Ülkemizde Trabzon Köprübaşı, Bolu Taraklı, Antalya Akseki, Kastamonu Şenpazar ilçeleri bu el sanatının hala devam ettirilmeye çalışıldığı yerler olarak bilinmektedir. Artık kültürel bir miras niteliğinde değerlendirilen ve turizm amaçlı gezilip hatıra amaçlı satın alınan bir obje olarak varlığını ne kadar daha sürdürebileceği büyük bir muammadır.