Köprü, Samsun'un Vezirköprü ilçesi ile Havza ilçesinin sınırını çizen İstavloz Çayı üzerinde bulunmaktadır. Vezirköprü ilçesinin Tekkekıran köyü ile Havza ilçesine bağlı Kayabaşı köyünü bir birine bağlayan köprüye Kurt Köprü ismi verilmiştir. Bu isimin neden verildiği hususunda net bilgi olmamakla beraber bölgenin coğrafi yapısı veya bölgede yaşamış şan sahibi olan bir büyüğün lakap olarak kullandığı Kurt kelimesinden verilme olasılığı yüksektir.
Kurt Köprünün mimarisine bakıldığında güneybatı- kuzeydoğu doğrultusunda uzanan vadinin dar bir yerinde, kayalık iki yaka arasında kurulmuştur. Boyu 87 m, genişliği ortalama 4.60 m, yüksekliği ise13.50 olan köprünün, ortasında bulunan ayak üzerinde sivri kemerli iki gözü, yapının esasını oluşturur. Böylece köprü bir yüksek ayak üzerine iki büyük sivri kemerli gözden teşekkül edilmiştir. İki kemer arasında ve yanlarında olmak üzere sivri kemerli pencere şeklinde toplam üç adet kemer bulunmaktadır. Üzerine yapıldığı çayın iki yamacına gelen kısımları doğal kaya ve toprakla desteklenerek sağlam zemin üzerine oturtulmuştur. İki yakayı bir birine bağlayan köprünün geçit kısmı yani üzeri mevcut sivri pencere kemerlerinin aksine düz olup, diğer köprüler gibi kemer değildir. Köprü dış etmenler ve bakımsızlık yüzünden ve kurulduğu güzergâhın artık eski öneminin olmaması sebebiyle bir hayli tahrifata uğramıştır.
Köprü ayağı kalın paye şeklinde olup, alt kısmında dikdörtgen beş adet dalgakıranı mevcuttur. Köprünün pencere görünümü küçük kemerlerin başlangıcına kadar olan kısımları Roma ve Bizans dönemine ait mezar stelleri ( dikilmiş, yüksekliği eninden uzun yekpare bir taştan oluşan bir yapıttır. Sözcük Yunanca stele yani "(dikili) duran blok"tan gelir. ) ve mimari parçalarına yakınlık gösterirken yer yer kesme taş, yer yer de düzensiz taşlardan oluşan moloz taş örgü sistemi şeklinde dizayn edilmiştir. Kemer başlangıçlarından itibaren 13.-14. yy.da sıkça görülen ve Bizans dönemi mimarisinde de rastlanan 3 sıra tuğla, bir sıra kesme taştan oluşan sağlam bir örgü sistemi görülmektedir. Üç sıra tuğla ve bir sıra taş örgü sistemi ana kemer gözlerinde de tuğlaların dikine yerleştirilmiş şekliyle tekrarlandığı görülmektedir. Köprünün küçük kemer kısmı ise tamamen tuğla malzeme kullanılarak yapılmıştır. Köprüdeki mimari tarz ve örgü sistemi incelendiğinde 13.-14. yy.da yapılmış olabileceği izlenimini vermektedir. Ancak aynı dönemden önce aynı yerde bir köprü olduğundan bahsedilmektedir. Bu köprü Kurt Köprüye 1 km. mesafede kalıntısının bulunduğu antik bir köprüdür. Adı geçen antik köprünün tahrip olması sonucu 13. yy.da Kurt Köprünün yapıldığı ve çeşitli onarımlarla bu güne kadar ulaştığını söylemek daha doğru olur. Ayarıca bu düşünceyi destekleyen en önemli çıkarımlardan biri de köprünün ayağında yapılmış olan üst kısımdan merdivenle inilebilen bir mescid kısmına sahip olmasıdır. Köprüde var olan mescid detayı buranın İslam beldesi iken yani 13. yy'da yapıldığı kanısını güçlendirmektedir. Ayrıca daha öncesinden bölgeye yakın köprü ve köprülerin olması olası bir durumdur ve inşasında Roma ve Bizans tekniklerinin kullanılması doğaldır. Mimari de teknoloji gibi üretenin malı değil öğrenenin mevcud içinde doğru bir şekilde uygulaması ile alakalıdır. Devletler sadece savaş olarak değil her alanda bir birlerini etkilerler. 13.yy dediğimiz 1200-1299 yıllarında Türkler ve Roma'nın devamı Bizans aynı coğrafyalar için mücadele edip aynı sınırı paylaşmışlardır. Sanayi devrimine kadarki süreç içerisinde ticaretin kara yolu güzergâhlarında gelişmiş olması ve özellikle Anadolu'nun İpek yolu başta olmak üzere birçok ticaret yoluna sahip olması doğal engellerinde bir şekilde aşılması gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu sebeple köprülerin sayısı oldukça fazladır. Köprüler ayrıca devletlerarası verilen mücadelelerde hızlı bir şekilde asker ve ikmal sevkiyatının kilit yapıların başında gelir.
Kurt Köprü Son zamanlarda yapılan restorasyon çalışması ile aslına uygun olarak düzenlenmeye çalışılmıştır. Fakat bu düzenlemelerde daha önce bahsettiğimiz mescid kısmı kapatılmıştır. Ayrıca bu köprü ilk zamanlarda sadece yöre haklı tarafından yaya geçişine uygun konumda bulunmaktaydı. Yeterince tanıtımının yapılamamsı ve araçla gidilecek bir yolunun olmaması yüzünden uzun müddet değerini görmeyi beklemiştir. Şimdilerde ise restore edilmiş ve köprünün güçlendirme işlemleri yapılmış olmasına rağmen araç ulaşımına kapalı durumdadır. Hakeza köprüyü merak eden kişilerde belli bir mesafeden sonra yol olmasına rağmen bozuk olmasından dolayı araçla değil yaya olarak ulaşım sağlayabilmektedir. Bu hususta yapılacak güzel düzenlemeler ile hem bölgemizin hem de ülkemizin güzelliklerinden biri olan Kurt Köprü'nün tüm insanlığa tanıtılmasında önemli rol oynayacaktır.