Geçmişten beri kaç yüzü olduğu belli olmayan Avrupa devletlerinin gözü önünde yaşanan ve II. Dünya Savaşı sonrası Avrupa'da gerçekleşen en büyük katliamdır Srebrenitsa. Üzerinden çeyrek asırlık bir zaman geçmesine karşın acısı yürekleri yakan ve insanlığın yüz karası bir soykırımdır. Srebrenitsa Bosna-Hersek’in doğu kısmında kalan ve Boşnak Müslümanların yoğunlukta yaşadığı bir bölgedir. Yaşanan vahşete bölgenin adı verilmiştir.
Tarihler 1991 gösterdiğinde Yugoslavya yönetimide Sovyetler Birliği gibi çöküşe geçmiştir. Sırpların, Boşnakların ve Hırvatların beraber yaşadığı Yugoslavya'da çöküşünün ardından Sırplar bölgede egemen güç olmak için soykırım başlatmışlardır. 1992-1995 yılları arasında Etnik Kıyım diye adlandırılan Bosna savaşında Sırplar ve Hırvatlar birleşerek Boşnak Müslümanların katledilmesi ve Bosna-Hersek'in yönetiminde çoğunluğu ele almak için faaliyete girişmişlerdir. Çatışmaların şiddetlenmesi üzerine bölgeye Birleşmiş Milletler zoraki müdahale etmiştir. Birleşmiş Milletler tarafından Srebrenitsanın da içinde bulunduğu altı güvenli bölge oluşturmuştur. Srebrenitsa yoğunluğun Müslümanların oluşturduğu ve savaş öncesi 24 bin olan kentin nüfusu yaşanan çatışmalar neticesinde 60 bine yaklaşmıştır. Srebrenitsada açlık ve hastalıklar baş göstermeye başlayacaktır. Yaşanan zorlukların üzerine Birleşmiş Milletler oluşturdukları güvenli bölgelerde dahi temel ihtiyaçları karşılamaktan aciz durumdaydılar.
Güvenli bölgelerin Sırp saldırılarına karşı Birleşmiş Milletler'in korumasına alındığı gerekçesiyle Müslümanların elindeki silahlar toplanmıştı. Srebrenitsanın güvenliği sadece Birleşmiş Milletlere bağlı 400 silahlı Hollandalı askere bırakılmıştır. Rotka Miladiç (Sırp Kasabı Lakaplı) komutasındaki Sırplar Srebrenitsaya olan saldırılarını arttırmaktaydı. Bu saldırılar yoğunlaşınca Müslümanlar silahlarını güvenlik gerekçesiyle Hollandalı birliklerden geri istemesi üzerine Hollandalı general Thom Karremans bu isteği reddetmiştir. Hatta daha da ileri gidecektir ve Birleşmiş Milletlere bağlı sözde barış gücü Hollandalı generalin emri ile geri çekilecektir. Dünyada çıkan antlaşmazlıkları çözmek ve barışı sağlamak ilk hedefi olduğunu dile getiren Birleşmiş Milletler Avrupa'nın göbeğindeki bu vahşete göz yumacaktır. Ki Avrupa'nın ve onun menşeği olan devletlerin girdikleri yerlerde huzur değil zülüm ve gözyaşı bıraktıkları tarihin sayfalarında olduğu kadar gözlerin gördüğü bir hakikattir de.
Silahsız ve savunmasız bir şekilde kalan Müslümanlar Srebrenitsa da Sırpların açık tehdidi ile karşı karşıya kalmıştır. Hatta daha sonraki görüntüler bize bu katliamın planlanmasında Hollandalı Generalin Rotka Mladiç ile beraber olduğunu göstermektedir. Rotka’nın generale hediye verirken görüntüleri tüm dünyaca hayretle izlenmiştir. 25 bin mülteciyle beraber şehri savunmasız ve silahsız olarak Hollandalı askerler Sırplara bırakmıştır. Sırplar 10 bin civarında Bosnalı Müslüman'ı Srebrenitsanın Tanjarz kırsalında esir almışlar ve 5 gün boyunca süren toplu katliamlarda 8372 Bosnalı Müslüman'ı katledilmiştir. Bu vahşet Avrupa'nın sessizliğinden yüz bularak çok daha ileri boyutlara taşınmıştır. Katledilenlerin iskeletleri çıkartılarak krematoryumlarda (bazı inançlarda ölülerin yakıldığı yüksek sıcaklıklı yerler) yakılarak Lahey mezarlığına toplu olarak gömülmüştür. Bu katliamdan 1700 civarında kişi de serbest bırakılmasıyla kurtulmuştur.
Dünya tarihine kara bir leke olarak kazınan bu olayda Hollanda Mahkemesi 15 yıl sonra Hollandalı askerleri suçlu bulmuş katliamın sorumluluğunun belli bir bölümünü kendi üzerine almıştır. Geri kalan sorumluluğun ise kendine ait olmadığını ileri sürmüştür. Katliamın asıl sorumlusu olan Sırp komutan Rotka Mladiç katliamdan 13 yıl sonra Sırbistan'ın Sermiyan köyünde düzenlenen bir operasyonda yakalanmıştır. Lahey uluslararası Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak müebbet hapse çarptırılmıştır.
Aklın ve vicdanların kabul edemeyeceği türden birçok zalimlikleri gözlerini kırpmadan gerçekleştiren Sırpların bu fütursuz davranışlarına destek olan Avrupalıların asıl derdi İslam'ın ve dahi Osmanlı'nın Avrupa'da ve Balkanlarda kalan mirasının izlerini silmek olmuştur. Çok şükür ki Aliya İzzetbegoviç gibi İslam ve vatan neferlerinin mücadelesiyle Bosna onurunu ve şerefini korumuştur.
Verilen cezalar ne yapılan vahşetin vicdan yükünü hafifletmiş nede insanların dost-düşman ayrımının dimağlarında yerleşmesine vesile olmuştur. Duam odur ki gençlerimiz Srebrenitsa gibi Hak ile batılın savaşının örneklerinden almaları gereken öğüdü acı tecrübeler yaşamadan öğrenmelilerdir. Bu gaye ve hedef doğrultusunda gün geçirmiş kıymetli milletimize ve devlet adamlımıza büyük görevler düşmektedir.
Karanlıkta yankılandı çığlıklar kulaklar sağır.
Kim bilir, dilleri suskun hangi zalimin elinde canlar
Bir nefeslik yaşadığımız dünyada gözleri ağma
Üç maymunu oynayan Avrupa
Zulme susma, çünkü sussan da zulüm olur