Liv Hospital Samsun Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Kliniği’nden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, Dünya Hepatit Günü’nde Hepatit hastalığı hakkında bilgilendirdi. Alfabenin ilk harflerinden oluşan isimlendirme ile A, B, C, D ve E tipi virüslerin ağızdan veya kan yolu ile alınıp özellikle karaciğerde iltihap oluşturmasına “viral hepatit” dendiğini vurgulayarak “Bu virüslerden A ve E mikropla kirlenmiş gıda veya suyun ağızdan alınması ile bulaşırken, B, C ve D tipi olanlar kan ve kan ürünleri, diş tedavisi sırasında ve cinsel yolla hastalığı taşıyan kişilerden diğerlerine bulaşmaktadır” açıklamasında bulundu.
Viral hepatitlerin yaygınlığından bahseden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Günümüzde Kuzey Amerika ve Avrupa’da viral hepatitlerin sıklığı gittikçe azalmaktadır. Ancak Afrika ve özellikle Uzak Doğu Asya’da çok yaygındır. Çin Halk Cumhuriyeti, Hepatit B’nin en yaygın olduğu ülkedir. Dünyada yaklaşık 400-450 milyon hepatit B hastası ve yaklaşık 100-150 milyon hepatit C hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu iki hastalığın neden olduğu siroz ve karaciğer kanseri gibi komplikasyonlardan her yıl bir milyon kişi ölmektedir” diye konuştu.
VİRAL HEPATİTLERİN TEDAVİSİ
Hepatit A, E ve akut hepatit B için sadece destekleyici tedavi ve istirahatin yeterli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Hepatit C ve müzmin Hepatit B ve D için virüslere yönelik tedavi verilmelidir. Günümüzde Hepatit C için çok etkin ilaç tedavileri ile kısa sürede kesin kür sağlanabilmektedir. Hepatit B için tedavi süresi daha uzundur. Zamanında tedavi edilmediği takdirde bu hastalarda karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri gelişebilir” dedi.
TAŞIYICILAR DÜZENLİ MUAYENE EDİLMELİ
Viral hepatitlerde taşıyıcılık konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mustafa Sünbül açıklamasını şöyle tamamladı: “Sadece Hepatit B’de hastaların bir kısmı taşıyıcı olarak kalmaktadır. Bu hastalarda karaciğerde iltihap olmaksızın virüs uzun süre kanda bulunabilmektedir. Kandaki virüs miktarı çok azdır ve bu kişilerde tedavinin yeri yoktur. Ancak taşıyıcı olanlarda hastalık zaman içerisinde müzmin karaciğer iltihabına dönüşebilir, bazı kişilerde ise virüs vücuttan temizlenebilir ve hatta bağışık hale gelebilir. Çoğu hasta ise ömür boyu taşıyıcı olarak kalabilir. Bu gibi hastalara bağışıklığı baskılayıcı tedavi verilmesi gerektiğinde koruyucu tedavi başlanmalıdır, aksi takdirde hastalığın alevlenmesine neden olabilir. Taşıyıcı formda olanların her yıl düzenli olarak muayene edilmesi ve tetkiklerinin yapılması ihmal edilmemelidir." Göksel IRMAK
Viral hepatitlerin yaygınlığından bahseden Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Günümüzde Kuzey Amerika ve Avrupa’da viral hepatitlerin sıklığı gittikçe azalmaktadır. Ancak Afrika ve özellikle Uzak Doğu Asya’da çok yaygındır. Çin Halk Cumhuriyeti, Hepatit B’nin en yaygın olduğu ülkedir. Dünyada yaklaşık 400-450 milyon hepatit B hastası ve yaklaşık 100-150 milyon hepatit C hastasının olduğu tahmin edilmektedir. Bu iki hastalığın neden olduğu siroz ve karaciğer kanseri gibi komplikasyonlardan her yıl bir milyon kişi ölmektedir” diye konuştu.
VİRAL HEPATİTLERİN TEDAVİSİ
Hepatit A, E ve akut hepatit B için sadece destekleyici tedavi ve istirahatin yeterli olduğunu söyleyen Prof. Dr. Mustafa Sünbül, “Hepatit C ve müzmin Hepatit B ve D için virüslere yönelik tedavi verilmelidir. Günümüzde Hepatit C için çok etkin ilaç tedavileri ile kısa sürede kesin kür sağlanabilmektedir. Hepatit B için tedavi süresi daha uzundur. Zamanında tedavi edilmediği takdirde bu hastalarda karaciğer yetmezliği ve karaciğer kanseri gelişebilir” dedi.
TAŞIYICILAR DÜZENLİ MUAYENE EDİLMELİ
Viral hepatitlerde taşıyıcılık konusunda da açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mustafa Sünbül açıklamasını şöyle tamamladı: “Sadece Hepatit B’de hastaların bir kısmı taşıyıcı olarak kalmaktadır. Bu hastalarda karaciğerde iltihap olmaksızın virüs uzun süre kanda bulunabilmektedir. Kandaki virüs miktarı çok azdır ve bu kişilerde tedavinin yeri yoktur. Ancak taşıyıcı olanlarda hastalık zaman içerisinde müzmin karaciğer iltihabına dönüşebilir, bazı kişilerde ise virüs vücuttan temizlenebilir ve hatta bağışık hale gelebilir. Çoğu hasta ise ömür boyu taşıyıcı olarak kalabilir. Bu gibi hastalara bağışıklığı baskılayıcı tedavi verilmesi gerektiğinde koruyucu tedavi başlanmalıdır, aksi takdirde hastalığın alevlenmesine neden olabilir. Taşıyıcı formda olanların her yıl düzenli olarak muayene edilmesi ve tetkiklerinin yapılması ihmal edilmemelidir." Göksel IRMAK