Türk Eğitim-Sen'liler ve akademisyenler Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Fen Edebiyat Fakültesi önünde basın açıklaması yaparak hükümeti protesto ettiler. Hükümetin, kamudaki ücret adaletini daha da eşitsizlikçi hale getiren ‘Eşit işe eşit ücret’ vari düzenlemelerle öğretim elemanlarını ek iş yapmaya zorladığını kaydeden Türk Eğitim Sen Samsun Şube Başkanı Levent Kuruoğlu, 'Yetkililere yıllardır söylüyoruz. Bilim üretmesi gereken hocalarımız geçimini bile sağlayamayacak kadar yoksullaşmıştır. Öğretim elemanlarımız maaşlarının yetersiz olduğunu adeta haykırmaktadır. Araştırma ve akademik yönetsel yapının yetersizliği, akademik yükseltme kriterlerinin baskıcı ve adaletsiz olması gibi sorunların yanına birde geçim sıkıntısı eklendiğinde ülkemizdeki beyin göçü kaçınılmaz olarak artmaya devam edecektir’ dedi.
ÜNİVERSİTELER CAZİBESİNİ YİTİRİYOR
Üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının maaşları son 10 yıllık enflasyonu baz alırsak enflasyon karşısında erimiştir diyen Kuruoğlu, "Son 10 yılda üniversitelerimizin sayısında yaşanan artışa karşın üniversite personelinin gerek mali ve özlük haklarında gerekse mesleki ve demokratik haklarında aynı büyümeyi görememekteyiz" diye konuştu. BEYİN GÖÇÜ ARTIYOR
Üniversitelerin cazibesinin azalması ile birlikte beyin göçünün yaşandığını belirten Başkan Kuruoğlu, "Akademisyenlerimiz daha yüksek ücretler veren başka kamu kurumlarına araştırmacı, uzman sıfatıyla hızla geçmeye başlamıştır. Üniversitelerdeki yardımcı doçent, öğretim görevlileri, okutman ve araştırma görevlileri kadrolarındaki eğitim çalışanlarını 2 bin ila 2 bin 700 TL arasında maaş almaktadır. Bu ücretler üniversite hocalarının hem statülerine hem de bilim üretmelerine uygun değildir" ifadelerini kullandı. ÜNİVERSİTELER KAMUSAL HİZMET SORUMLULUĞUNDAN UZAKLAŞIYOR
Akademisyenlerin tüccar, öğrencilerin müşteri olarak görüldüğünü belirten Kuruoğlu," Üniversitelerimiz ‘Girişimci üniversite’ gazıyla kamusal hizmet yükümlülüklerinden uzaklaştırılmıştır. Piyasa koşullarına uygun hizmet üreten kurumlar haline getirilen üniversitelerimizde, hem çalışanlar hem de öğrencilerimizin hak ve talepleri dikkate alınmamaktadır. Bu itibarla başta Başbakan Sayın Erdoğan olmak üzere YÖK Başkanı Sayın Çetinsaya’yı üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının haklı ve meşru taleplerini dikkate almaya ve ivedilikle çözüm bulmaya davet ediyorum" dedi. Zelfi VURAL
Üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının maaşları son 10 yıllık enflasyonu baz alırsak enflasyon karşısında erimiştir diyen Kuruoğlu, "Son 10 yılda üniversitelerimizin sayısında yaşanan artışa karşın üniversite personelinin gerek mali ve özlük haklarında gerekse mesleki ve demokratik haklarında aynı büyümeyi görememekteyiz" diye konuştu. BEYİN GÖÇÜ ARTIYOR
Üniversitelerin cazibesinin azalması ile birlikte beyin göçünün yaşandığını belirten Başkan Kuruoğlu, "Akademisyenlerimiz daha yüksek ücretler veren başka kamu kurumlarına araştırmacı, uzman sıfatıyla hızla geçmeye başlamıştır. Üniversitelerdeki yardımcı doçent, öğretim görevlileri, okutman ve araştırma görevlileri kadrolarındaki eğitim çalışanlarını 2 bin ila 2 bin 700 TL arasında maaş almaktadır. Bu ücretler üniversite hocalarının hem statülerine hem de bilim üretmelerine uygun değildir" ifadelerini kullandı. ÜNİVERSİTELER KAMUSAL HİZMET SORUMLULUĞUNDAN UZAKLAŞIYOR
Akademisyenlerin tüccar, öğrencilerin müşteri olarak görüldüğünü belirten Kuruoğlu," Üniversitelerimiz ‘Girişimci üniversite’ gazıyla kamusal hizmet yükümlülüklerinden uzaklaştırılmıştır. Piyasa koşullarına uygun hizmet üreten kurumlar haline getirilen üniversitelerimizde, hem çalışanlar hem de öğrencilerimizin hak ve talepleri dikkate alınmamaktadır. Bu itibarla başta Başbakan Sayın Erdoğan olmak üzere YÖK Başkanı Sayın Çetinsaya’yı üniversitelerimizde görev yapan eğitim çalışanlarının haklı ve meşru taleplerini dikkate almaya ve ivedilikle çözüm bulmaya davet ediyorum" dedi. Zelfi VURAL