Eğitim ve Bilim İşgörenleri (Eğitim-İş) Çarşamba ilçe Temsilcisi Ali Demirci, Samsun’un Çarşamba ilçesi Eğercili Mahallesi’nde yapılması planlanan ve kurulum çalışmaları devam eden biyokütle enerji santraliyle ilgili açıklamalarda bulundu. Ali Demirci, “Bu tür santrallerin kolay malzeme temini gerekçe gösterilerek, ülkemizdeki tüm ovalara yapılmaya başlanmasını, zaten giderek gerileyen ve kendini besleyemeyecek hale gelen ülkemize karşı yapılmış, en büyük kötülüklerden olduğunu ifade etmekteyiz” dedi.
‘500 BİN ATIK TOPLAMAK MÜMKÜN DEĞİLDİR’
Ali Demirci, “Bunlardan bazıları solunum ve kalp hastalıkları, diğerleri kanser, doğum kusurları ve diğer sağlık sorunlar ile bağlantılıdır. Kimyasal işlemden geçirilmiş odunların yakılması, daha fazla, farklı kirletici ve daha yüksek oranda dioksin ve furan, ağır metal ve diğer bazı toksinlerin salınmasına yol açmaktadır. Ovadan yılda yaklaşık 500 bin ton atık toplamak mümkün değildir. Varsayalım bu atıklar bulundu. Nakliyesinden kaynaklı araç yükünü, bu araçların yakıtını ve karbon emisyonlarını, depolama alanında oluşacak pis koku ve konakçı hayvanların, kemirgenler ile sivrisinek vb. zararlıların üremesini de hesaba katarsak, Çarşamba ovasında ihtiyaç duyulan medeni gelişmenin, bu santral olmadığı ortadadır. Bir süre sonra, Çarşamba ovasında enerji ormanları oluşmaya başlayacak, yağ bitkileri ekilmeye başlanacak. Bu bitkiler çok su ister, sulama suyu getirecek tesisler henüz ortada olmadığı için mecburen yeraltı suyu kullanımı da artacaktır. Firma günlük 1530 ton yeraltı suyu çekeceğini ve bunun bir bölümünün de 26 derece civarında doğaya salınacağını söylemektedir. En yakın alıcı ortam abdal ırmağıdır ve bu su abdal ırmağının kalitesini düşürecek, suyun biyolojik oksijen miktarını azaltarak kirliliğe yol açacaktır” diye konuştu. ‘BU DURUM NASIL GÖZARDI EDİLMİŞTİR’
“Yeraltı suyu kullanımı açısından, halen burada faaliyet gösteren köylülerimizin ruhsatlı kuyuları bulunmaktadır” diyen Ali Demirci, “Bu kuyulardan daha yüksek kapasite de su çekilecek ve muhtemelen daha derinden su alacak sistemle bu tesis vatandaşların kuyularının kurumasına, verimlerinin düşmesine yol açacaktır. Bu olasılıkların hiç incelenmediğini, sunulan proje tanıtım dosyasından biliyoruz. Böylesine önemli bir su çekimi ve zararlarına karşılık hiç bir veri olmadığı halde, rapor nasıl tasdik edilmiş ve ilgili kurumlarca bu durum nasıl göz ardı edilmiştir. Günde 630 ton, atık yakacak santralden, ağaç yakılması durumunda 38 ton kül çıkacaktır. Bu külün, günlük depolanması yanı sıra, kül kalitesine göre verileceği yer de sorun yaratabilir. Çünkü her külü çimento fabrikaları almaz. Ayrıca her ürünün külü gübre de olmaz. Depolama ve taşınma anındaki sorunlara dikkat edilecek mi?” diye sordu. ‘BU KARARA KİMSE NEDEN İTİRAZ ETMİYOR’
Ali Demirci, şöyle devam etti: “Firmanın raporlarının hiçbir yerinde, taşıma esnasında yaşanacak trafikten ve tozdan kaynaklı kirleticilere dikkat çekilmemektedir. Sanki bu 230 bin ton yakıt buraya gökten inecektir. Yüzlerce kamyonun sebep olacağı kirlilikten kimse, bahsetmemektedir. Her şeyden daha vahimi, kanun yapanlar ile onu uygulamak ve uygulatmakla mükellef olanlar arasındaki çelişkilerdir. 2016 yılı sonunda çarşamba ovası, büyük ova kapsamına alınmış ve yerleşim alanları olarak tescil edilmiş alanlar hariç, ovanın sınırları içerisinde tarımsal faaliyet dışında işlem yapılması zorlaştırılmıştır. Ovayı korumak ve geliştirmekle görevli kurumlar ve tarımla ilgili bölümleri bulunan üniversiteler, neden böylesi bir karara itiraz etmemektedirler? Allah vergisi bu ovaya nasıl kıyılacaktır?5403 sayılı toprak koruma kanunu, sulu mutlak tarım alanlarının, tarım dışı kullanımına müsaade etmezken, hangi gerekçeler ile bu saha, tarım dışı faaliyete açılmıştır? Daha sorulacak pek çok soru vardır. Ancak cevapların içinde asla kamuya yarar sağlayacak maddeler yer almamaktadır.” ‘YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKLERDENDİR’
Ali Demirci son olarak ise "Biz Eğitim-İş’liler, bu tür santrallerin, kolay malzeme temini gerekçe gösterilerek, ülkemizdeki tüm ovalara yapılmaya başlanmasını, zaten giderek gerileyen ve kendini besleyemeyecek hale gelen ülkemize karşı yapılmış, en büyük kötülüklerden olduğunu ifade etmekteyiz. Çarşamba Ovası’na kirli sanayi değil, endüstriyel tarım ve tarıma dayalı sanayi gelmelidir. Ovamızın enerji ormanı değil, sebze ve meyve deposu haline gelmesi gerekmektedir. Tekkeköy ilçesini, ülkenin en kirli hava sahasına sahip hale getirenler, aslında yasalar önünde halkın sağlığını korumakla yükümlü kişilerdir. Neredeyse Tekkeköy ile birleşmiş Eğercili’ye, devamında Çınarlık’a, Sefalı’ya yapılmaya başlanan bu tesisleri ovamızda istemiyoruz” Tolga BİRGÜCÜ
Ali Demirci, “Bunlardan bazıları solunum ve kalp hastalıkları, diğerleri kanser, doğum kusurları ve diğer sağlık sorunlar ile bağlantılıdır. Kimyasal işlemden geçirilmiş odunların yakılması, daha fazla, farklı kirletici ve daha yüksek oranda dioksin ve furan, ağır metal ve diğer bazı toksinlerin salınmasına yol açmaktadır. Ovadan yılda yaklaşık 500 bin ton atık toplamak mümkün değildir. Varsayalım bu atıklar bulundu. Nakliyesinden kaynaklı araç yükünü, bu araçların yakıtını ve karbon emisyonlarını, depolama alanında oluşacak pis koku ve konakçı hayvanların, kemirgenler ile sivrisinek vb. zararlıların üremesini de hesaba katarsak, Çarşamba ovasında ihtiyaç duyulan medeni gelişmenin, bu santral olmadığı ortadadır. Bir süre sonra, Çarşamba ovasında enerji ormanları oluşmaya başlayacak, yağ bitkileri ekilmeye başlanacak. Bu bitkiler çok su ister, sulama suyu getirecek tesisler henüz ortada olmadığı için mecburen yeraltı suyu kullanımı da artacaktır. Firma günlük 1530 ton yeraltı suyu çekeceğini ve bunun bir bölümünün de 26 derece civarında doğaya salınacağını söylemektedir. En yakın alıcı ortam abdal ırmağıdır ve bu su abdal ırmağının kalitesini düşürecek, suyun biyolojik oksijen miktarını azaltarak kirliliğe yol açacaktır” diye konuştu. ‘BU DURUM NASIL GÖZARDI EDİLMİŞTİR’
“Yeraltı suyu kullanımı açısından, halen burada faaliyet gösteren köylülerimizin ruhsatlı kuyuları bulunmaktadır” diyen Ali Demirci, “Bu kuyulardan daha yüksek kapasite de su çekilecek ve muhtemelen daha derinden su alacak sistemle bu tesis vatandaşların kuyularının kurumasına, verimlerinin düşmesine yol açacaktır. Bu olasılıkların hiç incelenmediğini, sunulan proje tanıtım dosyasından biliyoruz. Böylesine önemli bir su çekimi ve zararlarına karşılık hiç bir veri olmadığı halde, rapor nasıl tasdik edilmiş ve ilgili kurumlarca bu durum nasıl göz ardı edilmiştir. Günde 630 ton, atık yakacak santralden, ağaç yakılması durumunda 38 ton kül çıkacaktır. Bu külün, günlük depolanması yanı sıra, kül kalitesine göre verileceği yer de sorun yaratabilir. Çünkü her külü çimento fabrikaları almaz. Ayrıca her ürünün külü gübre de olmaz. Depolama ve taşınma anındaki sorunlara dikkat edilecek mi?” diye sordu. ‘BU KARARA KİMSE NEDEN İTİRAZ ETMİYOR’
Ali Demirci, şöyle devam etti: “Firmanın raporlarının hiçbir yerinde, taşıma esnasında yaşanacak trafikten ve tozdan kaynaklı kirleticilere dikkat çekilmemektedir. Sanki bu 230 bin ton yakıt buraya gökten inecektir. Yüzlerce kamyonun sebep olacağı kirlilikten kimse, bahsetmemektedir. Her şeyden daha vahimi, kanun yapanlar ile onu uygulamak ve uygulatmakla mükellef olanlar arasındaki çelişkilerdir. 2016 yılı sonunda çarşamba ovası, büyük ova kapsamına alınmış ve yerleşim alanları olarak tescil edilmiş alanlar hariç, ovanın sınırları içerisinde tarımsal faaliyet dışında işlem yapılması zorlaştırılmıştır. Ovayı korumak ve geliştirmekle görevli kurumlar ve tarımla ilgili bölümleri bulunan üniversiteler, neden böylesi bir karara itiraz etmemektedirler? Allah vergisi bu ovaya nasıl kıyılacaktır?5403 sayılı toprak koruma kanunu, sulu mutlak tarım alanlarının, tarım dışı kullanımına müsaade etmezken, hangi gerekçeler ile bu saha, tarım dışı faaliyete açılmıştır? Daha sorulacak pek çok soru vardır. Ancak cevapların içinde asla kamuya yarar sağlayacak maddeler yer almamaktadır.” ‘YAPILACAK EN BÜYÜK KÖTÜLÜKLERDENDİR’
Ali Demirci son olarak ise "Biz Eğitim-İş’liler, bu tür santrallerin, kolay malzeme temini gerekçe gösterilerek, ülkemizdeki tüm ovalara yapılmaya başlanmasını, zaten giderek gerileyen ve kendini besleyemeyecek hale gelen ülkemize karşı yapılmış, en büyük kötülüklerden olduğunu ifade etmekteyiz. Çarşamba Ovası’na kirli sanayi değil, endüstriyel tarım ve tarıma dayalı sanayi gelmelidir. Ovamızın enerji ormanı değil, sebze ve meyve deposu haline gelmesi gerekmektedir. Tekkeköy ilçesini, ülkenin en kirli hava sahasına sahip hale getirenler, aslında yasalar önünde halkın sağlığını korumakla yükümlü kişilerdir. Neredeyse Tekkeköy ile birleşmiş Eğercili’ye, devamında Çınarlık’a, Sefalı’ya yapılmaya başlanan bu tesisleri ovamızda istemiyoruz” Tolga BİRGÜCÜ