CUMHURİYET coşkusunu bir güne sığdırmak niyetinde ve hadsizliğinde olamam elbette.
Biz nesil olarak her yaşımızda doya doya kutladık.
Okuduk.
Öğrendik.
Dinledik.
Öğrendik.
Kendi çocuklarımıza aktardık ve cumhuriyetin nasıl bir coşkuyla kutlanması gerektiğini anlattık.
Bizim nesil dedim ya;
Biz şanslıydık.
Çünkü 29 Ekimler geldiğinde, ne olacak diye hiç düşünmedik.
Devletin öğretmenleri vardı.
Bürokratları vardı.
Siyasetçileri vardı.
Devleti yönetenler vardı.
Ve hepsi bizden önce cumhuriyeti kutlamak için hazırdı.
Bize sadece o şölene katılmak düştü yıllarca.
Bugüne geldiğimizde, herkesin aklında bir şüphe olmasına ve cumhuriyetimizin layığınca kutlanıp kutlanmayacağına şüphe ile bakmasına hem şaşırıyorum hem üzülüyorum.
100 yıl önce Ulu Önderimizin kurup bize ettiği böylesi bir armağan;
Kaç devlete,
Kaç nesle nasip olmuş ki biz cumhuriyeti tartışma konusu yapıyoruz.
Dört tarafı düşman kuvvetlerince işgal edilmiş topraklardan, bizi hür bir ülkenin sınırlarına ve cumhuriyete kavuşturanların kemiklerini sızlatmıyor muyuz, sizce?
Böylesi bir coğrafyada, cumhuriyeti ilan etmek ve onu yüzyıl boyunca koruyup, yeni nesillerle buluşturmak şansı kaç ülkeye nasip olmuştur.
Kaç ülke, Atatürkümüz ve silah arkadaşları gibi bir ecdada sahip olabilmiştir?
Hür vicdanlara…
Eşitliğe…
Özgürlüğe…
Demokrasiye giden yol olan cumhuriyete bugün biz sahip çıkmayacağız da kim sahip çıkacak?
Biz,
Herkese,
Her şeye rağmen kutlarız.
Unutmayız!
Unutturmayız!