ÜLKEMİZDE misafir ettiğimiz veya bir şekilde kaçak yolla ülke sınırlarını aşarak gelen Suriyelilerden memnun olan bir Allah’ın kuluna rastlamadım bugüne kadar.
Yaşlısı, genci…
İşlisi, işsizi…
Sivili, siyasetçisi…
Hepsi ama hepsi şikâyetçi bunlardan.
Ekmeğimize rızamız olmadan ortak olan ve imtiyazlı kesim gibi yurdumuzun tüm nimetlerinden nemalanan bu insanların gitmesini istemeyen yok.
Şahsen ben, gitsinler istiyorum.
Hem de bir gün dahi bekletilmeden.
Genel seçimler öncesi bütün siyasetçilerin dilindeydi bu sorun.
En radikal tedbirler önerenler Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce idi.
Altılı masanın ayrımsız tüm liderleri bir takvim içinde Suriyelilerle beraber ülkemizde bulunan mültecilerin en geç iki yıl içerisinde rızaları da sağlanarak memleketlerine göndereceklerini ifade ediyorlardı.
Gerçi yüzde 1-1.5 oylarıyla beklemedikleri kadar milletvekili alan parti liderlerinin istediklerini almış olsalar gerek ki artık sesleri çıkmıyor.
Ana Muhalefet Partisi Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ise, hem koltuğunu muhafaza etmek çabası, hem de artık muhalefette kalması nedeniyle söylediklerini pek duyurma şansı kalmadı.
Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan için durum böyle değil ama…
1 milyon Suriyelinin evlerine dönmesi için onların topraklarında ikamet edebilecekleri konutlar yapacaklarını…
Bu şekilde de kendi ülkelerine dönüşlerini söylemişken, bugün Amerika’dan muhalefete çatarak;
‘Mülteciler konusunda çok acımasızlar’ demiş.
Avrupa’nın istemediği mültecileri üç kuruş para karşısında biz sahipleniyoruz.
Avrupa ülkeleri de yakaladıklarını bize iade ediyor.
Sanki Türkiye bir mülteci deposu!
Ya da böyle gösterilmeye çalışılıyor.
Cumhurbaşkanının bu söylemi Amerika’da yapmış olması ise akla başka düşünceler getiriyor.
Malum Amerika’nın tasvip etmediği bir eylemi gelişmekte olan bir ülkenin uygulamaya koyamayıp sadece söylemlerde seslendirmesi…
Oysa biz Türkler, kendi topraklarımızda aşımıza, en azından bugünkü halimizle işimize, aşımıza ortak istemiyoruz.
Ama görünen o ki bazı görevler ister istemez bazı ülkelere düşüyor.
Ya da yükleniyor
Sayin saglam gonderemiyoruz degil gondermiyoruz. Bunun altinda bircok sey yatiyor ama iktidar bunu aciklamiyor ve insanlarin oyle veya boyle Turkiyede kalacaklarini soyluyor. Bu insanlari Turkiye bir turlu koruyor ve bunlarin uzerinden politika uretiyor. Ama Turkiyede yasayan Turk halkina verdi'leri zarardan ya haberi yok yada bilmelezlige geliyor. Bu insanlar Turkiyeye ve Turk halkina buyuk zarar veriyor. Sadece ekonomik olarak degil ayni zalanda ki en vahimi bu sosyal bir soru yaratiyorlar. Bizim kulturumuze, geleneklerimize hatta bizim Cumhuriyet anlayisimiza ters olan bu insanlar bian once Sedatla anlasip geri gonderilmelidir. Bu ileride cok degil eger 10 sene dahi kalirlarsa buyuk bir sosyal patlamaya sebep olacaklardir. Ben Fransada yasayan bir Samsunlu olarak soyluyorum bu konuda Fransa buyuk sorun icinde ve bu insanlarin burada verdikleri rahatsizlik karsisinda ne yapacaklarini bilmiyorlar. Turkiye biran once bu sorunu cozmeli bu insanlari kendi ulkelerine gondermelidirler