TDK’ya göre sözlük anlamı;
Sınır kelimesi, TDK sözlüğüne göre pek çok farklı anlamda kullanılıyor. Bunlar ise;
Birbirine komşu olan iki devletin topraklarını birbirinden ayıran hudut ve çizgidir.
Komşu il, ilçe, köy ya da kişilerin topraklarını birbirinden tamamen ayıran çizgi.
Bir şeyin genişleyebileceği ya da yayılabileceği son çizgi, uç.
Bir şeyin nicelik ve nitelik bakımından inebileceği ya da çıkabileceği en üst ve en alt yer, limit olarak da bilinir.
Son tanımdan yola çıkarsak,
En üstte olanlar, hayat adına mutluluğu yakalayabilirken,
En altta olanlar, hayatın çilesini kader olarak belleyenler olabiliyor.
Uzun yıllar önce bir televizyon dizisi seyretmiştim bu tanıma uygun olan;
‘Yukarıdakiler, Aşağıdakiler’di, dizinin adı.
Yukarıdakiler toplumun üst ve refah kesimini temsil ediyor ve hayatın tüm nimetlerinden koşulsuz istifade ederek mutlu, refah içinde bir hayat sürüyorlardı.
Kendilerinden aşağıda olanlara her konuda egemenlerdi.
Gelecek adına bir kaygıları, tasaları yoktu.
Aşağıdakiler, onlara tanımlanan hayat modelinin sınırları içerisinde yaşamaya mahkûm olan,
Ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, bu kader çizgisinin asla üstüne çıkamayan,
Kendi çizmedikleri hatta hak etmedikleri bir kaderi hayat olarak yaşamaya mecbur kılınanlardı.
Günümüzde bu kategoriye giren insanlarımızın sayısı her geçen gün daha da artıyor.
Hem de devlet eliyle…
Çünkü üsttekilerle alttakiler arasındaki yaşam kalitesi ve sınır genişliyor.
İşte bu sınırın ilan edilmiş rakamları;
Açlık sınırı, 16 bin lira.
Yoksulluk sınırı 49 bin lira.
Ve de bu sınırın çok altında bir gelirle yaşamaya mahkûm edilen bir başka kesim var;
Emekliler!
Onların sınırı 7 bin 500 lira.
Bu sınır onları toplumda hayatı beraber paylaştıkları insanlarla ayıran bir hudut çizgisi!
Genişlemek isteseler yayılabilecekleri son çizgi!
Ve, nicelik ve nitelik bakımından ulaşabilecekleri en üst çizgi ve sınır.
Öyle bir sınır ki;
Hayatın sırtlarına yüklediği kocaman bir kambur ve,
İnsanlık adına koskocaman bir ayıp!