CUMHURİYET BAYRAMIMIZIN kutlamalarının tadı damağımızda kaldı.
İçindeki coşkuyu dışarı vuranları da…
Kalabalıklara uyup dışarıda gösterilere katılanları da…
Evinde kalıp, elinde bayrak günü ananları da…
Cumhuriyetin önemini bir kez daha hatırlatanları ve anlayanları ben kendi adıma gururla izledim.
Ortak bir bayramdı.
Tüm ulusu ilgilendiriyordu.
Zor şartlarda,
Savaşlarla,
Mücadelelerle,
Şehitlerle,
Gazilerle kazanılmış bir cumhuriyete ve vatana sahip olmanın 100. yılı hepimiz için yeni bir fırsattı.
Yeniden birbirimize sarılabilmek…
Cumhuriyetin özgür dünyasında hür vatandaşlar olarak yaşayabilmek…
Bayrağına, ırkına, inançlarına olan sevgisini haykırabilmek ancak bize emanet edilmiş cumhuriyet sayesinde olabilirdi.
İçlerinde bu hissiyatı taşımayanlar dahi halkın coşkusuna uymak ve katılmak mecburiyetinde kaldılar.
Devlet demeyeceğim ama yönetenlerin sade bir anmaya dönüştürmeye çalıştığı coşku ve kutlamaları adeta bir şölene dönüştürdü halkımız…
Bayrağını astı.
Kutlamalara katıldı.
Ata’sını ve silah arkadaşlarını,
Şehitlerini, gazilerini andı.
Hepsinden öte bundan sonra, bu ülkenin cumhuriyetle beraber anılması gerekliliğinin mesajını verdi bu toplum…
Etrafımızı saran savaş çığlıklarında bir ve diri kalmanın yolu bu değil mi?
Toplum olarak birleşmek…
Vatan adına aynı duygulara sahip olabilmek…
Aynı ülkülerle gerektiğinde ay yıldızlı bayrağımız altında birleşebilmek…
Ayrışmaya, ayrı düşmeye değil bir olmaya ihtiyacımız var yani.
Siz olmaya değil…
Biz olmaya…
O sizin bayramınız demeye değil…
Bizim demeye…
Öfkeyle birbirimize sırt dönmeye, düşman olmaya değil…
Kol kola girmeye…
Birbirimiz anlamaya…
Bugünün dünyasında ayakta ve güçlü kalabilmek için birbirimizi kucaklamaya ihtiyacımız var.
Hal böyleyken, bir vekilin;
‘Siz zumba ve valsla oyalana durun, biz buradan devam’ diyerek iki ayrı toplum vurgusu yapmak doğru mu?
Bugün üzerinde yaşadığımız bu kurtarılmış topraklar hepimizin değil mi?
Kurtarıp bize emanet edenler, Türk oğlu Türk değil mi?
O uçaklar, o tanklar, o araçlar hepimiz için değil mi?
O halde;
‘Siz, biz diyerek’ bizi, bizden ayırmaya çalışmak artık yetmedi mi?