Bir baba mektup yazmıştı Hitler’e:
Sakat bir oğlum var. İyileşmesi imkânsız. Bir Alman’ın yollarda yarım insan gibi dolaşmasına gönlüm razı gelmiyor. İzin ver de onu öldüreyim, diyordu.
Mektup çok etkileyici oldu ve 30 bine yakın sakat Alman çocuğu, kurulan sanatoryumlarda üç dört ay içinde öldürüldü.
Bir lider bir öğretmendi Hitler, Almanların taparcasına sevdiği…
Yalnızca kendi ülkesini değil bütün Avrupa’yı ateşe verdi.
Bir öğretmendi Stalin. İnsanlarını zor şartlarda da yaşayabilsinler diye ellerindeki tohumları bile aldı. İnsanı insanlıktan çıkarma deneyi otuz beş milyon insanın ölümüyle sona erdi.
Bir öğretmendi Mustafa Kemal on altı milyon nüfuslu yorgun fakir ve kimsesiz imparatorluk enkazını yeniden bir millet yapma başarısını gösterdi.
Yunanlılar medeniyet götürme bahanesiyle İzmir’i işgal ederken o Samsun’dan başlayarak Kuva-yı Milliyeleri birleştirip bir ordu haline getirdi.
Bu toprakları yeniden vatan yapanların ilk sözleri şuydu:
Bu memleketin Hıristiyan olmasına izin vermeyeceğiz.
Türk gençliği olarak bizler birer öğretmeniz bizden sonraki nesillere atalarımızın devam ettirdiği gelenekleri ve kültürleri aşılamalıyız, milli ve manevi değerlerimizi önem vererek çocuklarımıza ve torunlarımıza bu bilinci yerleştirmeliyiz.
Bu topraklar çok zor şartlarda kazanıldı. Düşmana bir karış dahi toprak vermemek için, ezan sesinin susmaması için çok eş kocasız, çok çocuk öksüz kaldı. Çoğu ananın evladı bu vatanın her karışını, vatan çiçeğini kanıyla suladı.
Bu evlatlar İslam’ın son ordusuydu. Sırf bayrak inmesin, ezan dinmesin diye bu evlatlar anadan, babadan, yardan vazgeçti ama yine de bir karış toprak vermedi.
Bizim yeni nesil olarak ve bizden sonra gelenlere bu maneviyatı aşılamak bizim asli görevimizdir. Bu yüzden Türk gençliği olarak biz birer öğretmen olmak zorundayız ki gelecek nesillere bunları anlatalım.
Japonya’da ilköğretime başlayan çocuklar Hiroşima’ya götürülerek “Bakın bize geçmişte zayıf düştük ve bize böyle yaptılar. Siz okuyun, çalışın ve bize bir daha bunu yapılmasına izin vermeyin.” diye öğütlerler.
Milletinin çocuklarına ilk okuma yazmadan önce böylece milli ve manevi değerler aşılanır. Biz de bundan örnek alarak bizden sonra gelen nesillere bu şekilde milli ve manevi değerleri aktarmalıyız.
Aşılamalıyız ki bizden sonra, düşman her karışı şehit kanıyla kutsanmış vatanımıza göz dikerse tekrar Çanakkale ve milli mücadele ruhuyla, o maneviyatla düşmanı alt etmeliyiz.
Bakın bu vatan Türklerle, bu millet İslam ile şereflendi. Bu millet İslam’ın asırlarca sancaktarlığını yaptı.
Muhammed İkbal Hindistan’dan İngiltere’ye giderken bir ara ayağa kalkar. Hostesler durumu anlamaya çalıştığında “İslam’a asırlarca liderlik yapan bir ülkenin, Türkiye’nin üzerinden geçiyoruz. Burada oturulmaz” deyince uçaktaki bütün Müslüman Hintliler de ayağa kalkmıştır.
Başkumandan Mustafa Kemal Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının bize bıraktığı bu topraklara ve değerlere sahip çıkmalı ve bunu gelecek nesillere aşılamalıyız. Atatürk’ün gençliğe hitabesin de dediği gibi; muhtaç olduğun kudret damarlarındaki akan asil kanda mevcuttur.
Bu hususta öğretmenlerimize düşen görev çok önemlidir. Bir öğrenciye okuma yazmadan önce milli ve manevi değerleri aşılaması gerekmektedir ki öğrenci ne için çalışması gerektiğini, bu vatana, millete ne şekilde faydalı olabileceğini görevi olarak bilsin.
Edebiyat öğretmenimiz bir olay anlatmıştı. Samsun’un en yüksek puanla girilen bir Anadolu lisesini Çanakkale’ye götürdüklerini ve orada öğrencilerin “Biz Truva atını görmeye geldik. Mezarlık Kıranköy’de de var. Biz mezarları görmek istemiyoruz” ifadesinin ne kadar acı bir gerçek olduğunu anlatmıştı.
Sonuç olarak da bu o öğrencilerin yanlışı değil. Bizler onlara Kıranköy’deki mezarlıkla Çanakkale’deki şehitlik arasındaki farkı öğretememişsek suç bizlerde, öğretmenlerdedir demişti. Atatürk’ün “Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözünü bütün öğretmenlerimiz dikkate almalı ve bunu değişmeyecek hayat felsefesi yapmalıdır.
Milli ve manevi değerler bilincinde yetiştirilmeyen nesillerin üniversite kampüslerinde, meydanlarda nasıl kavga ettiğini görüyoruz.
FURKAN ÖZDEN 12-L 785 Samsun Anadolu İmam Hatip Lisesi İlkadım