30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI’nın bu ülke için neler ifade ettiğini anlatmaya gerek var mı?
Belki anlatmaya değil ama hatırlamaya ve hatırlatmaya gerek var.
Hem de çok fazlasıyla…
Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün başkomutanlığında yapıldığı için Başkomutanlık Meydan Muharebesi adıyla da bilinen Büyük Taarruz'un başarıyla sonuçlanmasından sonra Yunan orduları İzmir'e kadar takip edilmiş;
9 Eylül 1922'de İzmir'in kurtarılmasıyla Türk toprakları, Yunan işgalinden kurtulmuştur.
İşgal birliklerinin ülke sınırlarını terk etmesi daha sonra gerçekleşse de 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının geri alındığı günü temsil eder.
Yani 30 Ağustos bir anlamda, Yunan çocuğu doğmak ve öyle olmak isteyenlerin aksine;
‘Türkün Kurtuluş Günüdür.’
1926’da Afyon’da, Başkumandan Zaferi olarak kutlanan 30 Ağustos, o günden sonra Zafer Bayramı olarak kutlanmaktadır.
Bir ulusun, Diriliş Mücadelesidir.
Bir ulusun, Kurtuluş Mücadelesidir.
Bu ülkenin topraklarını kendilerinin sanma gafletine kapılan münafıkların denize döküldüğü gündür, 30 Ağustos…
Türk Ulusu o günden beri hür olmanın erdemiyle Atası ve Silah Arkadaşlarının çizdiği sınırlarda, özgür yaşama gayreti içerisindedir.
Bu topraklarda gözü olanlara karşı dimdik ve hür bir alınla durmaktadır.
Ama gelin bu ülkenin bugünkü manzarasına bir göz atalım.
Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni kardeşim Hayati Kaynar anlattı.
Hayati fırsat bulduğu her akşam annesini biraz nefeslenmesi için sahilde gezdiriyor.
Gezdiriyor dediğime bakmayın siz.
Yaşlı kadın elbette sürekli yürüyemiyor.
Oturup dinlenmesi deniz rüzgârına karşı nefeslenmesi lazım yorulduğunda…
İşte Hayati Kaynar anlatıyor bundan sonrasını…
Çıktık sahil yoluna, her tarafta ağaçlar var.
Ağaç demek, gölge demek, dinlenmek demek.
Ama her ağacın altında bir sandalye var.
Herhalde insanlar bizim gibi biraz dinlenmek amacıyla koydular diye düşündüm.
Öyle değilmiş tabi!
Sahile çıkan Suriyeliler, her gölgeye sahip çıkmışlar:
Her ağacın altına bir sandalye koyarak da ‘Burası bizim!’ demeye getiriyorlar.
Onlara engel olacak, denetleyecek bir zabıta gücü de yok.
Eh, bunlar yakında oturduğumuz evlerin kapısını çalarak;
‘Hadi dışarı, emaneti almaya geldik’ derlerse şaşırmamak lazım.
Gördünüz mü, geldiğimiz günleri!
Kurtuluşumuzu yaşayacağımız 30 Ağustos’ta, resmen işgali yaşıyoruz…