Tecavüz uçundan yargılanan sanık, tahliye edilince,
Facebookta ki beddua olarak yapılan tepkinin ardından,
Hakimler ve Savcılar Kuruluna savcı ve hakimler hakkında yapılan,
Peşinden de usulsüz soruşturma yapan savcı ve görevliler hakkındaki şikayetler,
Avukatı, görevlilerin, soruşturma savcılarının açık hedefi haline getirmişti…
Avukat hakkında, hakim kararı olmadan, savcının cep telefonu talimatı ile,
Görevliler facebook hesabına giriyorlar, hesabı didik, didik ediyor,
Savcının istediği paylaşımın dışındaki, paylaşımlardan da suç çıkarıyorlardı.
Görevliler ve savcıyı şikayet edince de,
Kimliği belirsiz, ismi, imzası, adresi belli olmayan,
Kişiler tarafından ihbarlar yapılıyor,
Yine hakim kararı olmaksızın facebook hesabı yanında,
1., 2., 3. derece yakınları da FETÖ ve BAYLOCK incelemesi geçiriyor,
Sonuçta, “Cumhurbaşkanı’na Hakaret” suçundan kamu davası açılıyordu…
Yani, olaylar savcıların, hakimlerin ve görevlilerin yörüngesinden çıkarılıp,
Avukat ile Cumhurbaşkanının arasında husumet yaratılıyor,
Avukat ile Cumhurbaşkanı davalık oluyordu.
Yani, “Bizlere husumetini, Cumhurbaşkanı ile hallet.” deniyordu…
Etik yoktu, usul yoktu, yasa yoktu,
Her şey mübahtı…
*****
Biraz geriye gidelim,
10.12.2016 tarihi gecesidir
İstanbul’da Beşiktaş Arena Stadında, Beşiktaş-Bursaspor maçı vardır,
Avukat evinde uzanmış, internette gezinmektedir, saat:22.30-23.00 sularıdır,
internette peşi, peşine acı haber ve görüntüler düşmeye başlamıştır,
Maç sonrası Beşiktaş Arena stadının önünde,
Bölücü PKK terör örgütü tarafından yapılan bombalı saldırı da,
Büyük çoğunluğu Çevik Kuvvet Polisi, 47 vatandaşımız ölmüş,
Yüzlerce vatandaşımız yaralanmış,
Ölenlerin vücutları paramparça olmuş,
Caddeden kopmuş, parçalara ayrılmış cesetler yatmakta,
Stadın çatısından baş, kol, bacak, vücut parçaları toplanmaktadır.
Avukat, görüntüleri gördüğü an,
Yattığı yerden fırlamış, evin içinde olduğu yerde,
İstemsiz olarak zıplamakta, ellerini dizlerine vurarak,
“Yandım.”diye bağırmakta, duvarlara vurmakta, ağlamaktadır,
Uyuyan eşi, çocukları ayaklanmış, “Ne oluyor?” diye koşarak gelmişlerdir,
Konuşamamaktadır avukat, sadece “Polislerimizi öldürmüşler.” diyebilmiş,
Bilgisayarını gösterebilmiştir.
Odada ki bilgisayara kim baktı ise, onda da aynı ağlamalar, bağırmalar,
Elleri ile dizlerini dövmeler, koşup, babaya sarılmalar…
Avukatın evine ateş düşmüş, tüm aile kahretmiş, perişan olmuştur,
Az aklı başına gelince hane halkının,
Beddualar, küfürler yağmur gibi yağmaya başlamıştır ağızlardan,
Çekilen acıların, duyulan öfke ve kinin hududu yoktur…
*****
Maneviyat çökmüş, tarifsiz acılar yaşanmaktadır,
Haberler, görüntüler geldikçe, iyice delirmektedir avukat,
Teskin olmak, mümkün değildir artık…
Saat: 01.07 tarih 11.12.2016 olmuştur,
Yaşadığı acılar ile bilgisayarın başına geçer avukat, bir paylaşım yapar,
Peşinden bir tane daha, PKK’ya küfreder,
Başkanlık sisteminin istenilmediğini, söyler,
İçindeki öfkeyi kusar…
*****
Çoğunluğu Çevik Kuvvet Polisi olan 47 vatandaşımız parçalanarak ölmüştür.
Hassas bir dönemdir, bütün yurtta ve Türk vatandaşlarında büyük bir infial vardır,
İnsanlarımız duydukları acıları anlatamamakta,
İnternet üzerinden terörist eyleme kin, nefret ve tepkilerini koymaktadırlar.
13.12.2016 tarihinde, açık kimlik ve adres bilgileri tespit edilemeyen,
E…. K…. adlı kişi, Samsun Emniyet Müdürlüğü ihbar hattına,
E-mail ile, “Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik hakaret içeren paylaşımlar yapıldığı” ihbarıyla,
Facebook sayfasının görüntülerini gönderir…
Terörle Mücadele Şubesince soruşturma başlatılır avukat hakkında,
Yine facebook sayfasına girilir,
Demek ki, öncesi de varmış, avukatın internet sayfasına hakim izni olmadan girmenin,
Demek ki, bilinen bir sayfa imiş, yol geçen hanıymış bu sayfa…
Ama, Samsun Emniyet Müdürlüğünün “GİZLİ” başlıklı 16.12.2016 tarihli yazısında,
“Konu ile ilgili olarak 2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanununun Ek. 7. madde kapsamında yürütülen istihbari çalışmalarda elde edilen bilgiler Ek’te gönderilmiş olup, HARİCEN DELİLLENDİRİLMEDİKÇE HUKUKİ DELİL OLARAK KULLANILMAMASI HUSUSUNDA;
Gereğini arz/rica ederim.” denilmektedir.
Türk kökenli bir hukukçu, Türk milliyetçisi ve kamu önderi olan avukatın,
Vatana ve Türk milletine karşı yapılan en ufak bir saldırıda,
Vatanı ve Türk milletini savunmak için canını ortaya koyacağı şüphesizdir,
Böyle bir şüphenin varlığı halinde, bizzat kendisi bilgisayarını,
Görevlilere teslim edeceği ve incelenmesini isteyeceği de şüphesizdir.,
*****
Neyse uzatmayalım,
2 yıl kadar sürmüş anlaşılan avukat hakkındaki soruşturma ve inceleme,
İyice araştırmışlar, terör ile bir ilgisi var mı diye?
Bulunmayınca da, dosya Emniyetin tozlu raflarında kalmış…
Ancak, avukat, savcıları, hakimleri ve görevlileri şikayet edince,
Aynı tarihlerde bu soruşturma dosyası da işleme konularak, avukattan savunma istenir,
Avukat dosyanın fotokopisini alır, yazılı savunmasını verir…
İhbarı yapan E…. K…. adlı kişinin, sahte hesap kullandığını,
Bu kişinin ihbarda görülen 0 555 656 949 nolu telefonunun numarasının eksik olduğunu,
Bu kişinin PKK veya FETÖ terör örgütleri üyesi olabileceğini,
Bu kişi hakkında neden araştırma yapılmadığını,
İmzasız ihbarın neden işleme konulduğunu sorar…
Evrak Bakanlığa gönderilir, Bakanlık iki paylaşımın biri hakkında yine soruşturma izni verir,
Savcılık; Bakanlığın izin vermediği paylaşım hakkında da iddianame düzenler, dava açar.
Avukat, YARIN duruşmaya çıkacaktır “Cumhurbaşkanına Hakaret” suçundan,
Vatan ve Türk Milleti için canını vermeye hazır olan,
İşlemediği bir suçtan yargılanmaktan mı çekinir???
“YARGILANMAK VE AKLANMAKTA BİR HAKTIR.
(Devam Edecek)