Hani derler ya, fahişelik dünyanın en eski mesleğidir diye…
Yanına bir de dolandırıcılığı ekleyin, etsin size iki.
Geçmişten günümüze insanın tanıdığı olsun olmasın, başka birini halk arasındaki tabiri ile tokatlaması artık yadırganmıyor.
Bu illegal ve gayri ahlaki durum normal, sıradan, rutin vaka olarak görülüyor.
Türk dolandırıcılık tarihinin önemli isimlerini saymaya kalksak çok fazla yer tutar.
Ama en önemlisi ve de benimde hayatını okurken çokça güldüğüm biri var ki gelin size onu anlatayım…
Bir zamanlar Sülün Osman yaşarmış İstanbul’da.
Kimlik taşımadığı için öldüğünde kimsesizler mezarlığına defnedilen Osman Ziya Sülün…
Dolandırıcılık işine ev sahibini paketleyerek başlamış. Sonraki icraatları ününe ün kattı…
“Taşı toprağı altın” diye, İstanbul’a gelen saf, temiz Anadolu insanlarına dadanan Sülün Osman, kentin demirbaş mobilyalarını, Tramvay, Galata Kulesi, Meydan Saatleri, Şehir Hatları Vapurları gibi kamu mallarını saf vatandaşlara ya sattı ya da kiraladı…
Sayısız kez satışını yaptığı Galata Kulesi satış işlemini yaparken yakayı ele verdi, hapse girdi.
İlginç olan bir başka konu ise hapishane yetkililerin Sülün Osman’a, "Alın teri ile Yaşamak" konulu konferans verdirilmesiydi.
Bir başka enteresan davranışı ise, yazar Aziz Nesin’e kitabında geçen bir sözün manevi duygularını rencide ettiği gerekçesi ile dava açmasıydı.
Canım memleketimde ne zaman dolandırıcılık olayı gerçekleşse, adı geçer.
Sülün Osman, dolandırıcılığın atası olarak aramızdan ayrılmış bile olsa adı ebediyete kadar yaşayacak gibi görülüyor.
Günümüz teknoloji çağında dolandırıcılıklar daha modernize hale geldi.
İnternet siteleri aracılığıyla yüzbinlerce insan kandırılıyor, paraları emek hırsızları tarafından gasp ediliyor.
Bir ürün siparişi veriyorsunuz, ödemeyi yapıyorsunuz, paketin içinden bir adet salatalık çıkıyor.
Afiyetle yiyin…
Buna benzer o kadar çok örnek var ki hangisini anlatayım?
“İstanbul Havaalanındaki emanet odasındaki binlerce sahipsiz bavulu 154 TL karşılığında veriyoruz” deyip, parsayı toplayanlar mı ararsınız?
Evlilik vaadiyle bağlantı kurup, para, altın, ev, dükkan koparıp insanların yuvasını yıkacak boyuta getirenler mi ararsınız?
“Bana paranı ver, sana kısa sürede % 50 faizle geri ödeyeyim” diyeni mi?
Her nevi, her türden kolpacılık dün vardı, bugün de var, yarın da var olacak.
Bu dünyanın kurnazı çok, kerizi ise daha da çok…
İnsanlık var oldukça, ikisi de tükenmez.
Biliriz, alın teri dökmeden elde edilen kazancın helal olmadığını, ama içimizdeki boşboğazlık, açgözlülük, hırs her şeyin önüne geçer.
Kimse suçu başkasına atmaya kalkmasın, şeytana suç yüklemesin.