Heyet ve savcı görüşme odasından geri dönmüştü,
Reis, oy çokluğu ile verilen kararın açıklanması için,
Diğer mahkemeden görevlendirilen hakim üyeye,
Genç hakim ile verdikleri tahliye kararının gerekçesini yazdırmasını istedi...
Diğer mahkemeden görevlendirilen hakim, tahliye kararlarının gerekçesini yazdırmaya başladı;
"İddianamede olayın anlatılış biçimi, aşamalarda alınan katılanın beyanları, katılana ait tüm hastane raporları, sanığa ait genel adli muayene raporunun içeriği ve dosya içeriğindeki diğer deliller birlikte değerlendirildiğinde kovuşturma aşamasında suç vasfının sanık lehine değişme ihtimali bulunması delillerin büyük oranda toplanmış olması sanığın etki edeceği bir delilin mevcut olmaması, tutuklulukta amaçlanan ilkelerin adli kontrol şartları ile de ulaşılabileceği anlaşıldığından sanığın yurt dışına çıkış yasağı konulmak suretiyle oy çokluğu ile TAHLİYESİNE" diyerek,
Vardıkları kararı, duruşma zaptına yazdırdı ve duruşma gününü verdiler.
Tahliye kararı ve gerekçesi okunduğu anda, VİCDANLAR BUZ KESMİŞTİ...
Tabii ki, vicdanı olanların vicdanları buz kesmişti,
Sanıkta, ailesinde, avukatlarında bir sevinç,
Birbirlerini kucaklamalar, tebrik etmeler, alkışlar arasında,
Mahkeme reisi, çoğunluk kararına, muhalefet gerekçesini,
Hukuk adına ve vicdanların haykırışına bir İBRET olarak yazdırmaya başladı.
"Sanığa isnat edilen suçun niteliği, aleyhindeki deliller, tutuklu kaldığı süre, atılı suça yasalarda ki ceza miktarı, delilleri etkileme ve kaçma şüphesinin kuvvetli olması, ayrıca katılan tarafça henüz tüm delillerin bildirilmemiş olduğu, katılan tarafa bu yönde süre verildiği, sanığa isnat edilen suçun CMK.103 maddede sayılan katalog suçlardan olduğu, katılanın bu celse ayrıntılı olarak dosya kapsamı ile de uyumlu beyanları olduğu anlaşılmakla, sanığın tutukluluk halinin devamına karar verilmesi yönünde kanaatim oluştuğundan çoğunluğun tahliye yönündeki görüşüne muhalifim." diyerek, duruşma zaptını tamamladı.
Ve duruşma biter, perde kapanır,
Tecavüz suçundan yargılanan sanık tahliye edilir.
*****
Duruşmadan çıkıldığında, akşam olmuştur artık,
Zemherin ayında, yıl 2017, Ekim'in on sekizidir,
Dışarıda karanlık hava, kurşun gibi soğuk,
Adliye'den çıkan mağdurun, ailesinin, yakınlarının, avukatlarının,
Ruhları üşümüş, ama içlerindeki ateşin narı, buharı tütmektedir soğukta,
Adaletsizlik karşısında, sessiz bir bağırıştır bu,
Başlar ve omuzlar düşmüş, yüzler asılmış, dudaklarda titreme,
Dokunsalar ağlayacak durumda insanlar,
Hava soğuyunca değil yüreği soğuyunca başlarmış insanın kışı.
Vicdanlardaki bu sessiz isyan, öyle bir isyandır ki,
Ölüm bile çaresiz kalmıştır adeta...
*****
Evine gelir mağdurenin avukatı,
Kız çocukları gelir gözünün önüne, empati yapar, kıyas yapar,
"Bu mudur Adalet, böyle mi olmalı Adalet" diye düşünür,
Tekrar, tekrar gözden geçirir, duruşma da yaşananları,
Neden, sanık yerine alındığında, ayakta beklerken, üye hakim ayağa kalkıp, sanığa "Sen ...... ...........'musun?" diye bağırdı?
Durup, dururken neden ihtiyaç hissetti???
Neden, neden, neden???
Dudaklarından istemsiz şu cümle döküldü, "EMİN OLMAK İSTEDİ!!!"
2-3 metre önünde, savcı ile ellerini ağızlarına kapatarak,
Tüm duruşma boyunca fısıldaşarak konuşmaları geldi gözünün önüne,
Ne konuştular, tüm duruşma boyunca,
Neden savcı ile konuşmaya ihtiyaç hissetti?
Biz beklerken önceki duruşma da,
Hiç böyle elleriyle ağızlarını kapatarak konuşmamışlardı?
Ne konuştular, Neyi konuştular? Niçin konuştular?
Savcıyı "DEVAMLI YÖNLENDİRDİĞİ" kanaatına vardı.
Sonra, Reis duruşmayı idare ederken, çapraz sorguya karar vermişken,
Üye hakim, Reis'in kararına ve duruşmayı idare yetkisi olmamasına rağmen,
Neden, sanığın çapraz sorgusuna karşı çıktı,
Katılanın avukatları ile tartıştı? diye, düşündü...
"İFADE DEĞİŞMESİN DİYE MÜDAHALE ETTİĞİNE," karar verdi...
*****
İyice, ezildi vicdanı hukuksuzluklardan avukatın,
Artık, avukat değildi, toplumun bireyi, sorumlu bir babaydı,
Bir süre evvel, Terme'de seyir halindeki bir araçta oturan 5 işçinin,
Karşı kaldırımda yürüyen, savcının alımlı ve güzel giyinen avukat hanımına,
Sırf sadece baktılar, diye "Sarkıntılık" suçundan,
Adli Para Cezası ile cezalandırılmasına ilişkin kesin kararı da hatırlayınca,
(Bu da, Bir Terme Adliyesi Hikayesinde anlatılacaktır.)
Vicdanı iyice örselenmiş, yaralanmış, kanıyordu, saat: 22.00 sularıydı,
Kişiye göre mi uygulanır kanunlar, adalet, eşit olmalı hukuk herkese...
"Birine başka bir hukuk, diğerine başka bir hukuk olamazdı, olmamalıydı." diye düşündü,
Açtı bilgisayarını, girdi facebook hesabına,
Muhalefet eden mahkeme başkanını tenzih ederek,
Tahliye kararını veren yargı mensuplarına, bir BEDDUA etti,
Aynı olay, karar mekanizmasındakilerin kız çocuklarının başına geldiğinde,
Çekilen acıları yaşamasını dileyen bir BEDDUA'ydı bu...
Kendilerini, mağdure ve ailesinin yerine koyarak, karar verilmesini istemekti,
Haksızlık ve adaletsizliğin, herkese yapılabileceği uyarısıydı,
Adaletin gereği gibi gerçekleştirilmesi, eşit olması istemiydi bu.
Anlamak gerekti, senin kızının başına gelse ne hissederdin,
Nasıl davranırdın, düşün demekti...
Çünkü Blaise Pascal'ın dediği gibi,
"Adaletin kuvvetli, kuvvetlinin de adil olması gerekir."
(Devam edecek, Asıl olaylar şimdi başlıyor.)
EVET SAYIN AVUKATA BEY. YAZINIZI TAKİP EDİYORUM. GERÇEKTEN İNSAN OLMANIN ANLAMI KISACIK ÖMÜRÜMÜZDE HUZULU YAŞAMAK OLACAK İKEN BÖYLE KANSIZ VE RUHSUZ KİŞİLER HAYATLARI KARARTMAYA DEVAM ETMEKTEDİR. BİZLERİ BİLGİLENDİRDİĞİNİZ VE MAZLUMLARIN HAYKIRIŞI OLDUĞUNUZ İÇİN ALLAH RAZI OLSUN SİZDEN. İLHAN METİN KADIKÖY MAHALLESİ MUHTAR ADAYI 0551 112 78 55