İkisi ile hiç ilgim olmadı. Birisi DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, diğeri de KESK Genel Başkanı Lami Özgen. DİSK bana çok yabancıydı, KESK ise haberim bile yoktu; ne zaman kuruldu, ne iş yapar hiç bilmedim.
Geriye kalan üç insan ise hepimizin bildiği, bir kısmımızın oy verdiği ve hatta umut bağladığı siyasetçilerdi.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik.
Ekrem İmamoğlu bana hiç güven vermedi. Samimi olduğuna bir türlü inanamadım. Yanıldığımı da sanmıyorum.
Hele Afyonkarahisar Belediye Başkan Adayı Burcu Köksal’ın bana göre “son derece doğru olan” konuşmasından sonra ona saldırması hakkındaki hükmümü daha da pekiştirdi.
Beni asıl şaşırtan insan CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik oldu.
Özgür Çelik bana sempatik geldi, sevdim ve geleceğe yönelik umutlar bağladım
Ama CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik umutlarım ne yazık ki sadece bir ay yaşadı ve öldü.
Dün yani 1 Mayıs’ta önce “yürüyeceğim” demesi ardından bu kararından vazgeçmesi ona olan güvenimi mezara koydu.
Sen lidersin, kaderini ne sendikacıya ne de belediye başkanına bağlayabilirsin. “Yürüyeceğim” dersen yürürsün.
Hafızalara yıllarca kazınacak bir yürüyüş olurdu.
Fırsat boşa harcandı.