3 Mayıs 1944 günü Türkçüler Bayramı ya da Türkçüler Günüdür.
O günün kahramanları o güne o ismi vermişlerdir.
Milliyetçiler günü falan lafı güzaftır. Ya kabul edersiniz ya da adını değiştiremezsiniz.
3 Mayıs 1944’te Hüseyin Nihal Atsız yarılanmak üzere Ankara’ya gidecektir. Bu dava devrin Başbakanı Şükrü Saraçoğlu’na Orkun Mecmuasında art arda yazdığı iki açık mektubun duruşması değildir. Bu dava Sebahattin Ali’nin açtığı hakaret davasıdır.
Hüseyin Nihal Atsız’ın duruşmaya geleceği bilinir. Ankara gençli ayaktadır. Atsız Bayi binlerce genç karşılar Ankara Garında. Omuzlara alırlar ve Saman Pazarı’ndaki tarihi Adliye Binası’na getirirler. Sebahattin Ali pencereden kaçar.
Gençler Hüseyin Nihal Atsız omuzlarında Başbakanlığa giderler.
Rahmetli Sadi Somuncuoğlu bir konferans vermek üzere Samsun’a geldiğinde Türk Ocağı’nda sormuştu “3 Mayıs bayram mı” diye, ben “bayram” demiştim.
3 Mayıs Türkçüler Bayramıdır, acı olan ama tüm Türkçülerin gurur duyması gereken Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün 19 Mayıs nutkudur.
Politika değiştirmek için aradığı fırsatı bulmuştur: Sovyetlere yakınlaşmak! Bunu eleştirmek için yazmıyorum, belki de doğrusu oydu!
23 kahraman vardır 19 Mayıs sonrası, her acıya direnen ve 3 Mayıs’ bayram ilan eden.
Acıyı çekenler “bayram” dedilerse bize düşün de onlara saygı duymak ve 3 Mayıs’ı Türkçüler Günü ya da Türkçüler Bayramı kabul etmek ve bayram olarak kutlamaktır.
Ya Türkçüler Günü veya Bayramıdır ya da değildir ama Milliyetçiler günü falan hiç değildir.