Son günlerde yaz aylarında enflasyonun düşeceğine ilişkin söylemler sıklıkla dile getiriliyor.
Daha önce de benzer bir durum olmuştu. Bunun enflasyonun düşüyor olmasıyla aslında ilgisi yok. Tamamen 'baz etkisi' denilen ekonomik bir olguyla ilgili bu düşüş görüntüsü.
Yani baz etkisiyle enflasyon düşüyor görünse de fiyatlarda aslında herhangi bir düşüş yok.
Birkaç gün sonra nisan ayı enflasyon rakamları da zaten açıklanır. Bir önceki aydan daha düşük çıkacağını tahmin etmiyorum. Aksine yüksek çıkacaktır.
Aslında şu anda ekonomi şu anda ciddi bir çıkmazda gözüküyor. Tabiri caizse aşağısı sakal, yukarısı bıyık.
Burada yapılan temel hata zamanında faizleri artırmamak hatta aksine düşürmek oldu. Bir de buna kuru baskılama gayreti eklenince iş iyice zorlaştı ve zorlaşmaya devam ediyor. Kurun enflasyonun gerisinde tutulması sonucunda da kurun her an artacağı endişesi üretici ve satıcılarda sürekli zam yapma alışkanlığına neden oldu. Tüketici de aynı sebepten dolar artarsa her şey daha da artar diyerek harcamaya devam ediyor.
Ücretli çalışanların kağıt üzerinde dolar olarak hesap ettikleri maaşın piyasadaki karşılığı en az yüzde 30 eksik. Ve maalesef şöyle bir durumda ortaya çıkıyor. Zaten dolar kurunu 40/45 olarak hesap edip ona göre zam yapanlar, kur her arttığında ayrıca zam yapıyorlar.
Bunun yanı sıra nisan ayında, açlık sınırı en sonunda asgari ücreti geçti. Türk-İş'in açıkladığı Açlık ve Yoksulluk Sınırı araştırmasına göre nisan ayında Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı ya da bilinen adıyla açlık sınırı 17 bin 725 TL’ye yükseldi. Böylelikle 17 bin 2 TL'lik asgari ücret bu yıl ilk kez açlık sınırının altında kaldı.
Durum böyleyken kimileri 'yaz aylarında ekonomide maşallah denecek bir döneme mi giriyoruz?' diye soruyorlar; ben buna maşallahtan çok 'inşallah' demeyi tercih ederim.
***
Yüksek faiz ve kısıtlamalar, hem taşıt hem de konutta kredileri durma noktasına getirdi. Taşıt kredilerinde stok, yılın başına göre yüzde 6 oranında azalış kaydetti. BDDK verilerine göre konut kredileri sektörde yılsonuna göre sadece yüzde 1,3 artarken, kamuda yüzde 5 geriledi. Taşıt kredileri ise yüzde 5,8 azalırken sektör genelinde en yüksek düşüş yine kamu bankalarında.
***
Kamuda tasarruf dediğimiz şey, önünde sonunda bizim ödeyeceğimiz faiz rakamının aşağı inmesine katkı sağlayacak bir konu. Hem bütçe dengesine katkı sağlayacak, hem piyasadaki beklentilerin düzelmesine katkı sağlayacak. Merkez Bankası'nın üzerine düşen yükü de hafifletecek.