2021 yılı sonuydu.
Hani “faiz neden enflasyon sonuç” denilerek, marttan eylüle kadar yüzde 19'da sabit tutulan faizin, eylül ayında indirilmesi yüzünden, dolar kurunun patladığı günlerdi.
O günlerde dolar kuru 18 Türk Lirası'nı aşmış ve hızla değer kaybetmeye devam ediyordu.
İşte o günlerde, tam olarak 20 Aralık 2021’de Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, 20 Aralık 2021’de, 'Kur Korumalı Mevduat' denilen yeni bir modeli açıkladı.
Amaç; insanların dolara yönelmesinin önüne geçerek, döviz yerine bu modele gelmesini sağlamaktı.
Bu sistemde kişilerin döviz mevduatlarını bozdurmaları veya mevcut TL mevduatlarını çeşitli vadelerle KKM hesabına geçirmeleri durumunda hesap açılış tarihi itibarıyla TCMB döviz kuru üzerinden TL mevduatlar dövize sabitlenmiş oluyordu.
Bu sayede kur artış riskinden korunmaları amaçlanıyordu. Vade sonunda kur artışı faiz gelirinden fazla ise fark Hazine ve TC Merkez Bankası tarafından karşılanacaktı.
İlk başta dövizden dönüştürülen hesaplar için Merkez Bankası, diğer hesaplar için Hazine’den fark karşılanması şeklinde düzenlenen model, Temmuz 2023 sonrası ödemelerin tamamının Merkez Bankası’na alınmasıyla sürdürüldü.
Ve bu modele giren kişilere, ortalama dolar kurunun 16.56 TL olduğu 2022’de, yaklaşık 10 milyar 960 milyon dolarlık bir ilave ödeme yapıldı.
Uygulama değişmeden önce, Temmuz 2023 itibariyle Hazine’den KKM için ödenen tutar 59.6 milyar TL olarak belirlenmişti. Temmuz sonrası uygulama değişikliğiyle birlikte Merkez Bankası’nın ne kadar ödeme yaptığı ise henüz açıklanmış değil.
Ve gelelim günümüze. Merkez Bankası'nın Resmi Gazete’de 2023 yılına ait bilançosunu yayımladı. Buna göre 2023 yılı zararı 818.2 milyar lira oldu.
Merkez Bankası neden bu kadar zarar etti? Ekonomistler bunun cevabının Kur Korumalı Mevduat Sistemi'nde aranması gerektiğini belirtiyorlar. Çünkü KKM farkları geçen yıl Hazine’den alınarak tamamı Merkez Bankası’na devredilmişti.
Aslında bu uygulamada yanlış olan faizin ve ek ödemenin düzeyi değildi. Yanlış olan faize faiz dememek için tasarrufu olmayanların vergilerinden tasarrufu olanlara aktarma yapmaktı.
Yanlış olan; bankaların ödemesi gereken faizin önemli bir bölümünü konuya hiçbir şekilde muhatap olmaması gereken Hazine’nin ödemesi bütçeye gereksiz yük getirerek bütçe açığının büyümesiydi.
O günden bugüne ne oldu? Merkez Bankası zarar etti ve kim bilir kaç yıl bu zarar hesaplarında kalacak? Diğer taraftan, gelir dağılımı adaleti iyice bozuldu.
Ne diyordu, Antik Yunan filozoflarından Bruno: "Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenirse diğerleri de yanlış gider.”