Dünkü yazımı Pir Sultan Abdal'ın bir deyişiyle bağlamıştım.
Bugün ise Pir'in başka bir deyişiyle köşe yazımıza başlıyorum:
"Yorulan yorulsun, ben yorulmazam,
Derviş makamından, ben ayrılmazam,
Dünya kapısından ben sorulmazam,
Kalsın benim davam, mahşere kalsın."
Pir, Hızır paşanın zülüm, adaletsizliği ve haksızlığı karşısında,
Davasını, mahşerdeki Ulu Divana bırakmıştır.
*****
Şimdi sayın okurlara, bir Samsun Adliyesi hikayesi anlatacağım.
İçinde, sanık var, mağdur var, hakimler var, savcılar var,
Avukatlar var, polisler var, Adalet Bakanlığı,
Hakimler ve Savcılar Kurulu var.
Yani, yedi tekmili birden, ne istersen var.
Olay, Samsun Adliyesi’nde Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir tecavüz davasının görülmesi esnasında başlar...
Samsun'da iktidara yakın, çok zengin bir adamın oğlu,
Samsun'un tanınmış ailelerinden birinin kızına,
Tecavüzden dolayı tutukludur.
Sanığın babası, oğlunu savunmak için biri bayan üç tane avukat tutmuştur.
Mağdurun babası da, kızına biri bayan üç tane avukat tutmuştur.
Yargılama çetin geçecektir.
Duruşma en sona, öğleden sonraya bırakılmıştır.
O gün mahkeme reisi ve savcısı izinlidir,
Başkandan sonra en kıdemli üye de ameliyat olmuş,
Sağlık durumu nedeniyle o da izinlidir.
Heyet, üçüncü en kıdemli üyenin başkanlığında,
Genç bir hakime ve
Diğer Ağır Ceza Mahkemesinden görevlendirilen üyeden oluşturulmuş,
İzinli savcının yerine, soruşturmaları yürüten bir savcı görevlendirilmiştir.
Yani heyet, hukukçu diliyle "Arızi (Geçici) Heyet"dir.
Arızi (Geçici) Heyetler, genel olarak usulen işlem yaparlar,
Önemli konularda verilecek kararları Asıl Heyete bırakırlar.
O günde, tecavüz davasından önce öyle olmuş,
Diğer sanıklar hakkında tek bir tahliye kararı dahi verilmemiştir.
*****
Sanık, bağsız olarak duruşma salonuna alınır,
Sanıklara mahsus yere konulur,
Ayakta duruşmanın başlamasını beklerken,
Diğer Ağır Ceza Mahkemesinden görevlendirilen üye hakim ayağa kalkar,
Sanığa, çok sert bir şekilde, "...... ........... sen misin?" diye bağırır,
Sanık şaşkın, "Benim efendim." der, üye hakim koltuğuna oturur.
Bundan sonra, duruşma başlar.
Duruşma devam ederken, bu üye eliyle ağzını kapatarak,
Sürekli savcı ile konuşmaya başlar,
Savcı da eliyle ağzını kapatarak sürekli üye ile konuşur.
Sanığın savunması tamamlanır,
Mağdurenin avukatı, Reis'ten sanığı "Çapraz Sorgu" yapmak için izin ister,
Reis izni verir,
Avukat, sanığa "Soracağım sorulara gözlerime bakarak, cevap ver." der,
Sanık, "Hayır, gözlerine bakmayacağım." deyince,
Sanığın avukatları, "Gözlerine bakmak zorunda değil." diyerek hep birlikte itiraz ederler,
Savcı ile eliyle ağzını kapatarak, fıs, fıs konuşan üye hakimde, bulunduğu yerden atılır,
"Siz soruları bize sorun, biz soralım." der,
Avukat, "Çapraz sorgu yapmak, kanuni hakkımız, Reis'te izin verdi, duruşmanın idaresi Reis'e aittir. Duruşmayı siz idare etmiyorsunuz, siz neden karışıyorsunuz, çapraz sorguyu yapacağım." deyince,
Diğer mahkemeden görevlendirilen üye hakim, sanık avukatları bir tartışma başlar,
Tartışmaya mağdurenin diğer erkek avukatı da katılır,
Gereksiz tartışmaya Reis, sanığın avukatın gözüne bakmadan,
Yüzü mahkeme heyetine dönük olarak çapraz sorgu yapılmasına karar vererek,
Noktayı koyar.
Çapraz sorgu yapılır, sanık mağdurenin tişörtü ve shortunun neden yırtıldığını,
Mağdurenin yüzündeki dayak ve göğsündeki tırnak yırtık ekimozlarını, cevaplayamaz,
Saçmalar, tutarsız cevaplarla, çapraz sorgu tamamlanır,
Mağdurenin ifadesine geçilir, mağdure yaşadığı olayları anı anına anlatır,
Sanığın kendisini ailesinin evine götürdüğünü,
Tecavüz öncesi nasıl dövüldüğünü, bir odaya nasıl kapatıldığını,
Odadan alınıp, yatağa nasıl atıldığını, tişörtünün ve shortunun nasıl yırtılarak çıkarıldığını,
Nasıl zorla tecavüz edildiğini, canının nasıl yandığını,
Tecavüz devam ederken sanığın nasıl ereksiyonunu kaybettiğini,
Sanığın tecavüzü bırakıp, diğer odaya gittiğini,
Kendisinin yırtılan tişört ve shortunu hemen giyip kaçmak istediğini,
Tişört ve shortunun yırtık olması nedeniyle,
Sanıktan kendisine bir mont vermesini istediğini,
Sanığında kendi annesinin montunu verdiğini,
Evden kendini dışarı atınca, nasıl taksi tutup, karakola gidip şikayetçi olduğunu,
Mahkeme heyeti huzurunda, teker, teker ayrıntıları ile anlatır.
Bu esnada, üye hakim ve savcı halen elleriyle ağızlarını kapatarak konuşmaktadırlar.
Mağdurun ifadesi tamamlanır.
Mağdurenin avukatları, sanığın tutukluluk halinin devamını talep ederler,
Sanığın avukatları, sanığın tahliyesini talep ederler,
Söz sırası savcıdır,
Savcı; "SANIĞIN TAHLİYESİNE, karar verilmesi talep olunur." der,
Heyet, karar vermek için görüşme odasına geçerken,
Usule ve yasaya aykırı bir şekilde, savcı da heyetle birlikte görüşme odasına geçer.
Heyet ve savcı görüşme odasından çıkınca ara kararları yazdırmaya başlarlar,
Reis muhalefet şerhi koyduğu halde,
Diğer ağır ceza mahkemesinden gelen hakim üye ile genç bayan hakim üyenin oylarıyla,
SANIĞIN TAHLİYESİNE, karar verilir.
O anda, vicdanlar BUZ KESER.
*****
Şimdi, kalsın mı bu dava mahşere kalsın mı dersiniz,
Yoksa, mahşere kalmasın mı dersiniz???
Bu duruşmada yaşananlar, Bir Samsun Adliyesi Hikayesinin başlangıcıdır.
(İnanamayacağınız Şekilde Devam Edecek...)
TALİMATLI BİR ĞÖSTERİ OLMUŞ BU PEK ŞAŞIRILACAK BİR DAVA DEĞİL ..ADAMLARIN EVİNDE CIKAN MİLYON DOLARLAR BİZİM DEĞİL DEDİLER MAHKEME ISRARLA SİZİN DEDİ VE FAİZİYLE MİLYON DOLARLARI HIRSIZLARA TESLİM ETTİLER ..:)) VE ADALET YERİNİ BULMUŞ OLDU :))