Fırıncı, su, yumurta!..
Bakkal, yazlık şort, terlik!..
Market, baklava!..
Tavukçu, meyve suyu satıyor!..
Devletim ise;
Bolluktan olsa gerek,
Uzun uzun kuyruklarda 'Domates, biber, patlıcan' diyor!..
Çünkü; sistem;
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” mantığını ileri sürüyor!..
Diğer bir manada;
LİBERALİZM'İ!..
Kimsenin kimseye karışmadığı,
Bireyselliğin esas olduğu,
Devletin müdahil olmadığı bir yöntemi!..
1970’li yıllarda İngiltere’de Thatcher,
ABD’de Reagan ve Türkiye’de de Özal hükümetlerinin üstlendiği ekonomik model...
Ve halen daha devam etmekte olan bir sentez!..
Buna göre de;
Fırıncı, su, yumurta...
Bakkal;
Yazlık şort, terlik,
Tavukçu;
Meyve suyu,
SATABİLİR!..
Devlet!..
Devlet;
Kural gereği satamaz, müdahil olamaz!..
Fakat;
Satıyor!..
Hatta;
Rekabet kavramında gücünü daha da ileri götürerek küçük büyük demeden,
kendi yarattığı gücün karşısına dikiliyor!..
'Bende satıcıyım, satarım' diyor!..
Kimine, sözde ders veriyor!..
Peki;
Diğerlerine...
Pazardaki tablacıya,
El arabasını itekleyen amcaya,
Bakkal ağbime...
Bugün Samsun'da yedi yerde TANSA hayata geçiriliyor!..
Birçok gariban vatandaş bundan 'eh işte' nasiplense de,
Bilesiniz ki;
Birçok amcam da tezgahını kapatacak...
Tıpkı;
Önünü arkasını düşünmeden,
Yıllar önce alkışlarla getirdiğimiz AVM'ler gibi!..
Malumunuz, şimdi;
Küçük esnaf, zanaatkâr hak getire!..
O yüzden;
Diyorum ki,
Devlet patates, soğan satmamalı!..
Devlet;
Halkının daha ucuz, daha kaliteli ve daha kalıcı çözümlerle yaşam standardını yükseltmeye çalışmalı...
İstihdamı teşvik etmeli...
Devlet;
Denetleyen, stokçuya, karaborsacıya, talancıya yol vermeyen olmalı!..
Ayrıca da;
Fırıncıya, su, yumurta!..
Bakkala, yazlık şort, terlik!..
Markete, baklava!..
Tavukçuya da, meyve suyu SATTIRMAMALI!..
SATTIRMAMALI Kİ;
Herkes kendi işini yapsın!..
Sucu da,
Yumurtacı da,
Baklavacı da kendi çapında sektörleşsin,
İstihdam yaratsın!..