Avukat Suat Uzun, bugün köşesinde adaleti,
Hakkın nasıl alınacağını anlatmış!..
Yani, 'HUKUK' demiş!..
Hakkı elde etmek, haksızlığı yenmek istiyorsak,
Hele ki, haksızlığı yapan zengin, güçlü, çevresi olan biriyse,
Ya da Devlet ise,
Mutlaka, liyakatlı bir hukukçu, avukat gerekmektedir.
Yoksa;
Pir Sultan Abdal'ın deyişi gibi,
"Alınmış abdestimi aldırırlarsa,
Kılınmış namazım kıldırırlarsa,
Sizde şah diyeni öldürürlerse,
BEN DE, BU YAYLADAN ŞAHA GİDERİM" demek gerekir!!!!!..
diye yazısını bağlamış!..
Anladığım;
Günümüzde hukukun tek başına yeterli olmayışı!..
Keza;
Hukuktan çok hukuk uygulayıcısının konuşulur olması...
Ne kadar karmaşık bir durum!..
Şimdi;
Kendimize soralım!..
Biz HUKUK mu arıyoruz,
Hukuku adil bir şekilde yorumlayacak liyakatlı hukuk adamı mı?..
Hukukta sorun olmadığına göre,
Sanırım;
Söz konusu olan davanın adamı!..
Yani;
Suat Uzun'un dediği gibi,
LİYAKAT!!!!..
Bu vesile ile birlikte;
osmanımla ilgili sayısını bilmediğim kadar davalı bir insan olduğumu da çoğunuz bilirsiniz!..
Davam;
Hakkın sahibine teslim edilmesi,
Tüyü bitmemişin peşkeş çekilmemesiydi...
Vallahi de,
Şahsi en ufak bir şeyim yoktu!..
Ne imar arayan arsam,
Ne kaçak binam,
Ne de ruhsat sorunum!..
Dedim ya,
Benimkisi tamamen hak davasıydı!..
Ne oldu?..
Kamu yararı, vatandaş hakkı olmasına rağmen,
Yargılanan, kısmen de ceza alan ben oldum!..
Ben diyeyim otuz, siz deyin kırk, kırk beş dava!!!..
osmanıma hiç bir şeycikler olmadı!..
Çünkü;
osmanıma HUKUK vardı, ardına kadar da kapıları açıktı!..
Haliyle;
Davaların birçoğunu kaybetse de etkilenmedi...
Göbeğini kaşıdı!..
Diğer taraftan;
Üç 'Y' (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar) ile mücadele etmek, Fırat'ın kenarında kaybolan koyunun hesabını sormak adına iktidara talip olan AK Parti!..
O da kendi HUKUKUNU hayata geçirip,
Açılan soruşturmaların,
Yolsuzluk dosyalarının üstünü kapattı!..
Anlayacağınız;
Fırat taştı, koyun kaçtı!..
Fakat;
Her ne olursa olsun,
benim kaşıntı hastalığım durmadı!..
Durmuyor da!..
İnanır mısınız;
Hala aklım osmanımın Canik Belediyesi'nde!..
En son hurda demirler var ya,
Cezaevi inşaatından arta kalan İki milyon liralık HURDALAR!..
Şimdi de onların akıbetini merak ediyorum!..
Bağlantısını!..
Sonucunu!..
Kimlere satıldığını,
Kimlerin nasıl demir işine bulaştığını!..
Bulaştırıldığını...
Ham-Hum olup olmadığını!..
Bir de,
Başkanlığı kesin gözüyle bakılan İbrahim Sandıkçı'yı!..
O'nu da çok MERAK ediyorum!..
Acaba diyorum;
Sandıkçı, benim merak ettiklerimi merak edecek mi?..
Gördüğü fecaat karşısında;
Fırat'ın kenarında dolaşan koyunun kılının hesabını sorabilecek mi?...
Mesela en basitinden,
Yine en son bastırılan beş yüz sayfaya yakın olup da,
Aç karnına bir insanın taşıyamayacağı kadar hem yükte, hem de pahada ağır
Ve...
Hem de içi boş olan 'Yakın Gelecekte Samsun' adlı kitap niye basıldı?..
diye;
Sayın SANDIKÇI;
SO-RA-CAK MI?.....
Yoksa;
'Aman canım sende' deyip,
GÖNÜL BELEDİYECİLİĞİ Mİİİİİ yapacak!!!!...
Merak işte!..