2017-2018 sezonuna Erkut Tutu başkanlığında Alpay Özalan teknik önderliğinde, Erkut Tutu’nun ‘O sene bu sene’ sloganıyla ve Alpay Özalan’ın ilk yarı sonunda 41 puan hedefi koymasıyla start verilmişti.
Ancak Samsunspor o yıl sezonun tamamında 40 puana dahi ulaşamamıştı.
Sezon ortasında sürekli kaoslar, verilmeyen sözler ve dağılan yönetim sonucunda kulüp kayyuma kalmıştı.
Samsunspor o dönemdeki Valimiz sayın Osman Kaymak'ın tüm çabalarına rağmen 2. lige düşmüştü.
Şehri tam bir kaos havası sarmıştı ki Samsunspor sevdalısı İsmail Uyanık ve Yüksel Yıldırım adeta Samsun şehrine güneş gibi doğmuşlardı.
Şirketleşme, vizyon, misyon vs. gibi konular ele alınıp Samsunspor taraftarı bilgilendirilmişti.
Samsunspor taraftarı mutluydu çünkü sevdaları bu şehir olan ve bu şehrin en önemli yapı taşı olan Samsunspor'un başı dik olacaktı artık.
Bir takım anlaşmazlıklar olsa da Yüksel Yıldırım başkanlığında hedef değişmeyecek hatta daha da büyüyecekti.
2. ligin acemiliğinden sebep bir sezon gecikmeli gelen şampiyonluk sonrası hedef tabii ki Süper Lig’di.
Ama tüm şehir sabırsız ve de hazımsız. Bir an önce Süper Lig istiyor ve bunda da haksız değillerdi.
Değillerdi çünkü herkes öyle öngörüyordu.
Buraya kadar genel durumu detayız ufak da olsa özetlemiş olduk.
Ve bu özete ne gerek vardı mutlaka diyen olacaktır.
Geçmişini bilmeyen geleceğin kıymetini bilmezmiş.
O yüzden geçmiş, o sıkıntılı süreci aklımızdan hiç çıkarmamamız gerekiyor.
2020-21 sezonuna mutlak şampiyonluk hedefiyle başladık.
Hedef şampiyonluk çünkü bu hedef için tüm imkan ve olanaklara sahip olan ender kulüplerden biriyiz.
Mevcut oyuncu grubuna yabancı oyuncuların katılımıyla fırtınalar estirerek Süper Lig’e çıkacağız edası her Samsunspor taraftarında vardı.
Ertuğrul Sağlam'ın geçen sezonun yarısında gelişi ile Samsunspor oyun anlamında da müthiş gelişmeler yapacaktı.
Çünkü beyanlar hep o yöndeydi.
Şampiyonluğa takım kuran adaylardan biri olan Altay deplasmanına yani ilk maçımıza forvetsiz başladık, desem yeri olurdu galiba.
Haftalar geçtikçe bir türlü iyileşmeyen oyunun mazeretleri sıralanıyordu.
1. Tomane’nin geç katılması ve sakatlanması.
2. Kovid-19 virüsünün vermiş olduğu sıkıntılar.
3. Sakatlıklar.
4. Yabancı oyuncuların katkıda bulunamaması.
5. Bunu ben söylüyorum. Kimse söylemiyor. Geçen sezonun gol yükünü çeken Bahattin ve Atabey'in boşluğunun dolmaması.
Tüm bu olumsuzluklarla rağmen ilk altıda bulunan rakiplerimizden sadece İstanbulspor'a kaybetmemiz önemli bir avantaj olmuştur.
33 puanı sadece konsantrasyon, mücadele ve takım savunmasıyla almamız çok daha büyük bir başarı olmakla birlikte ikinci devre içinde çok ama çok büyük umut olmuştur.
Bu ligde sabırlı olmak sadece takımdaki oyunculara düşmüyor.
Başkan da dahil herkes sabırlı olmalı.
Evet, göze hoş gelen oyunumuz hiç olmadı.
Ama bizim derdimiz isteğimiz Süper Lig’e çıkmak değil midir?
İyi oyun onların üç puan bizim olsun.
Biraz önce sabırdan kastım.
Mesela İstanbulspor maçı, ilk yarı 0-0 bitiyor, ikinci yarı başında risk alarak orta sahayı kırılgan yapıp maçı kaybetmiştik.
Şimdi İstanbul’a risk almasaydık en kötü birer puan alırdı taraflar. Bu da bizi 34 puana çıkartır, İstanbul’a da ikili averaj üstünlüğünü vermezdik.
O yüzden bu çok önemli.
Sabırlı, sakin ve hep destek tam destek olmamız gerekiyor.
Daha önemlisi inanmamız gerekiyor.
Süper ligden takım gelmemesi ve iyi olmayan takımların düşmemesi diğer orta direk takımlarında iştahını kabartmış durumda ve iyi bir hava içerisine girdiler. Bulundukları şehirler vs. bir kenetlenme içerisindeler.
Şimdi sesleniyorum tüm Samsunspor sevdalılarına.
Meydanı diğer şampiyon adaylarına mı bırakalım?
İyi oyunun canı cehenneme, şampiyonluğa ulaşamadıktan sonra.
Herkes akıllı olmalı.
Hep beraber tüm kulüp çalışanlarımıza sahip çıkalım.
Hep beraber tam destek ve hep destek olalım.
HEP BERABER ŞAMPIYON OLALIM.