Takımının Ç. Rizespor ile oynadığı maça yanında arkadaşı, eşi ya da çocuğuyla giden bir Ankaragücü taraftarına Türkiye Futbol Federasyonu, “Önümüzdeki beş maç stattan içeri giremezsin, cezalısın” diyor.
Bireysel olarak işlemediği bir suçun cezasını çekeceksin demeye getiriyor.
İşte burada kamu vicdanı devreye giriyor ve içi sızlıyor.
Buysa adaletiniz, bu cezayı suçu günahı olmayanın üzerine koyamazsınız, koymamalısınız.
Fyodor Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı kitabındaki kahramanın Rodion Romanoviç Raskolnikov’un bir sözü aklıma geldi.
“Ortada bir suç yoksa ceza da yoktur.”
Başkasının işlediği bir suça nasıl ceza kesebilirsiniz?
İşte aynen böyle…
Burada kocaman yanlışlık var.
Akıllı, vicdan sahibi birine bu yapılanı, doğru bir şey olarak dikte edemezsiniz.
TFF’nin, hukuk, ceza, adı her neyse kurullarındakiler, sahaya girmeyen, kimseyi yumruklamayan, rakibe ya da kendi takımı aleyhine kötü davranışlarda bulunmayan, sövmeyen, tribünde sportmence oturan binlerce insana kestiğiniz cezayı aklıselim herkes haksız buluyor.
Gelin bu cezadan vazgeçin, adaleti sağlayın.
Peki, sorarım sizlere…
Bir banka malı götürsün diye mi şu Passo Lig uygulamasını yarattınız?
Hani o kart sistemi ile stada girenlerin oturacakları yer dahil olmak üzere kişinin tüm bilgileri kontrol altına alınacaktı?
Olay çıkaranların maçlara girişleri verilen ceza ile engellenecek, kartlar bloke edilecekti?
Artık stadyumlarda yüzlerce kamera sistemi var. Her biri de adeta vesikalık fotoğraf çekebiliyor. Buradan izleyip demi taraftarlara ceza kesildi?
Geçmişte olay çıkaran taraftarlara bireysel, ya da blok kapatma cezası verilirdi.
Bu vakada stada gelene de, maçı evinde izleyene de ceza kesilmesi hak ve adalet terazisinin doğru tartım yapmadığını ortaya koyuyor.
Anlayabilene Karadeniz usulü şu soruyu sorayım;
“Haçan şimdi ne oldi?”
Cevabını ben vereyim;
Çok yanlış oldi, çok…