Sezonun yarısı tükendi, yolun diğer kalanı için üç haftalık ara tatiline çıkıldı.
Düşe kalka buralara gelindi.
Süper lige çıkabilmek adına maçlar başlarken var olan umutlar, aynı seviyede elde tutulmaya devam ediliyor.
Hatalar, hayal kırıklıkları, sevinçler yaşandı yol boyunca.
İçerisine girip doya doya, coşkuyla seyredilemeyen maçlar evde Tv başından takip edildi.
Koltuklara gömülüp keyifle izlenebilen maç sayısı az oldu.
Kazanılan maçlar da bile mutluluk seviyesi oldukça düşüktü.
Hep iyi oyun, güzel futbol ile galip gelinsin istenildi ama bu sıkça yaşanılamadı.
Varsın olsun, Samsunspor sevenleri alışkındır bu çilekeş hayata.
Sonunda varsa sevinç, bu yolda çekilmelidir dertler…
İkinci devrenin ilk yarısı zirveye oynayan takımlarla yapılacak mücadelelerle dolu.
Yola bu kadro ile çıkılırsa “yandı keten helva” misali iş zordan da öte…
Ara transfer döneminde Ertuğrul hoca tüm sorumluluğu kendi üstüne alarak belirlediği oyuncuların kadroya katılmasını sağlamalıdır.
Kendi tasarrufunun bir damlasını bile başkalarına bırakmamalıdır.
“Bıraktı da ne oldu?“
Fotoğraf ortada.
Çok bilenlerin aldırdığı oyuncuların hepsi kelimenin en hafif haliyle “ fos ve boş” çıktı.
Patronun paraları resmen çöp oldu…
Sezon sonunda Allah muhafaza, ortaya çıkan tablo hevesleri kursakta bırakırsa, faturanın kime kesileceği malum.
Bu durumun farkında olduğunu çok iyi bildiğim Ertuğrul hoca, transferde doğru adımlar atacaktır kanaatindeyim.
Zaman sepetteki çürük elmaların çıkartılıp, yerine yenilerinin konulması zamanıdır.
Maça gelince; Ligde kötü günler geçiren Adanaspor maçına avantajlı çıktı Samsunspor.
Ligin lideri Altay ile zirve takipçilerinden Keçiörengücü kaybetmiş, Altınordu berabere kalmıştı.
Her birini toplasanız üç puandan kat kat fazla sayıda puanın ettiği bir maçtı.
Yani mutlak surette kayıpsız geçilmesi gereken bir doksan dakikaydı.
Maçı hak edecek bir oyun ortaya kondu mu?
Tabi ki HAYIR!
Yine doğum sancısı çeker halleri vardı takımın.
Gökhan topa kafa vurmasını bilse, maça 1-0 önde başlayabilinirdi.
Koca doksan dakikanın en önemli pozisyonuydu.
Hücumda çoğalamayınca çok adamla savunma yapan rakip daha rahat oynadı.
Beleşten buldukları gol ile öne de geçtiler, sonrasında yapılan oyuncu değişiklikleri randıman verdi.
Önce tempoya gaz verildi, sonrasında da özellikle skoru kabul etmeyen Guido, Kubilay gibi birkaç oyuncunun olağan üstü gayreti ile önce eşitlik golü geldi, sonrasında da öne geçildi.
Çekirge bir –iki- üç değil çokça sıçradı.
Dün akşam olduğu gibi.
Alınan bu galibiyet bu takımı sevk ve idare edenlerin morallerini yüksek tuttu.
Taraftar artık ikinci yarıya daha farklı bir kadro görmek arzu ve isteğindedir.
Öyle ya da böyle alınan 33 puan var ortada.
Daha iyisi olması için kadroda mutlak revizyon gerçeğini Metin Şentürk bile görmüşken işi duygusala bağlamanın gereği yok!