SON maçlarını galibiyete ve üç puana hasret olarak kapatan Samsunspor’un cumartesi akşamı rakibi Trabzonspor’du.
3-2 kazandığı Rizespor maçının sonrası hattrick yapan golcüsü ile süksesi büyüktü konuk takımın…
Ligdeki sıralamada üçüncülüğü büyük ölçüde garanti gibi görülen Trabzonspor hocası Abdullah Avcı, biraz da hafta içinde oynayacağı kupa yarı final maçını düşünerek rotasyonlu bir kadroyu sahaya sürmeyi tercih etti.
Bu demek değildir ki mağlubiyeti peşinen kabul edecek bir 11 ile sahadaydı.
Sadece karşısında oyun kurgusunu tahmin ettiği bu kadar mücadeleci bir Samsunspor bulacağını düşünmemişti.
İlk yarı boyunca bu oyun kurgusunu çözemediler.
Neticede de üç golü kalelerinde gördüler.
İkinci yarı onlar için yeni bir başlangıç hayali vardı.
Geçen hafta 2-0 geriden gelip kazandıkları maçın tekrarını oynamayı umut ettiler.
Ama karşılarında öyle diri…
Öyle mücadeleci…
Öylesine sahanın her yerinde basan, kovalayan ve galibiyeti arzu eden bir Samsunspor buldular ki oyun planlarını oturmaları 90 dakika boyunca mümkün olmadı.
Adeta rakibine nefes aldırmadı kırmızı-beyazlılar…
Geride kalan son beş haftada galibiyetle buluşamamalarının hasretini bu maçta dindirmeyi kafalarına koymuşlardı.
Ne koşmaktan yoruldular…
Ne rakibi kovalamaktan…
Ne de kazandıkları topları rakip kaleye yönlendirmekten.
Maçta oynayan da sonradan girenler de taktik anlayışına son derece sadıktı.
Markus Gisdol da kırmızı-beyazlı oyuncularda uygulamaya çalıştıkları oyun planının, maçın her dakikasında mücadele gerektirdiğinin farkında artık.
Onun için topla oynama yüzdesi rakibe verilse de…
O topla rahat oynatmamaları gerektiğini biliyorlar.
Takım olarak topun arkasındalar.
Isırıyorlar, didişiyorlar top ayaklarına geçtiğinde de en kestirmeden rakip kaleye gitmenin yolunu arıyorlar.
Bu anlayış çok sık top kaybına neden oldu Trabzonspor’a…
Aynı anda üç puana da…
Maçın iki yanlışı, bir doğrusu vardı.
Samsunspor bir ateş çemberinin kenarında dolaşıyordu.
Buradan çıkmak için farklı bir mücadele gerekiyordu.
O nedenle Abdullah Avcı’nın ‘Hayatta, oyunda ölüm yoktur, mücadele vardır’ sözüne katılmıyorum.
Gisdol’un, ‘Futbolcularım maçı kazanmak için sahaya hayatlarını koyacaklar’ sözü yanlış algılamamak lazım.
Bunun açılımı, 90 dakika kora kor mücadeledir ve asla yanlış değildir.
Yani, ateş çemberinden kurtulmak için sahada ölümüne mücadele etmenin garip bir yanı yoktur.
İkinci yanlış ise, Trabzonspor kaptanı Uğurcan Çakır’ın maçtan sonra futbolcularını tebrik için sahaya giren Gisdol’e omuz atması.
Sonrasında özür dilese bile Uğurcan’a hiç yakışmadı.
Ama Gisdol büyüklük yapıp bu tür şeyler sahada kalmalı deyip, olayın üstünü örttü.
Doğru olan ise, ismi üzerinde birçok spekülasyon yapılan Abdullah Bitigen’in penaltı kararıydı ve yüzde yüz doğruydu.
Maçın sonucuna etki edecek bir hata yapmadan maçı tamamladı Bitigen…