Taraflı tarafsız, ilgili ilgisiz, futbolu yakın ya da uzaktan izleyenlerin son yıllarda seyrettiği enteresan bir maç oldu.
Şampiyonlar liginin gediklisi, lideri, bileği zor büküleni olan Real Madrid, Liverpool gibi İngiliz futbolunun en köklü takımını deplasman da mağlup etti.
Hem de maçın hemen başında iki gol yemesine rağmen…
Hem de kalecisinin çok komik bir şekilde gol yemesine rağmen…
Asla pes etmedi, skoru umursamadı, karamsarlığa hiç düşmedi, kaygılanmadı. Oyun disiplininden kopmadan, bildiği en iyi yapabildiği mücadeleyi yüksek tempoda ortaya koyarak, maçta önce eşitliği sağladı, ardından da farka koştu.
70 dakikalık dilimde, metrekareye düşen yağış miktarı gibi on dakika da bir gol üretildi. İlginçtir, her iki takımda kaleye gittiklerinde elleri boş dönmediler.
İnsanın aklına şöyle bir soru geliyor…
Onların oynadığının adı futbol ise, bizim memlekettekinin adı ne?
Çocuk yaşlardan beri hemen herkes gibi futbolu takip ederim. Bitmesini istemediğim maç olmadı. Ama inanın bu maçın sona ermesini hiç mi hiç arzu etmedim.
Bu maçın içeriğinde çıkarılması gereken çok dersler var. Futbol öğreticileri hemen her yaşta ki talebelerine öncelikle bu maçın kasetini izlettirmeli. Öyle bir kez değil, birkaç kez…
Sonra da analizlerini ortaya koymalılar.
Bir kaleci eskisi olarak, her iki takımın yediği iki gol var ki, hem komik, hem de trajik…
Savunma oyuncularının gelenek haline getirdikleri kaleciye verilen geri pasların aslında ne kadar da gereksiz olduğunu bir kez daha gördük.
Teraziye koysanız her iki takım kalecisinin ederi bir hayli fazla. Yüzlerce milyonluk adamlar böylesine basit hata yapar mı diye soracak olsanız, şekil A’da gördüğünüz gibi evet, yapar.
Bu iki pozisyonda kalecileri kusurlu gördüğümüz gibi, onlara geri pası verenleri de eleştirmeliyiz. Savunma oyuncularının müsait durumda olmalarına rağmen, baskı görmemelerine rağmen işin kolayına kaçarak her defasında kalecilerini düşünmelerinin doğru olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz.
Maçta hakem var mıydı, yok muydu?
Orta da koşup duran sarı formalı biri sadece işini yaptı. Sahnede kendisinin değil futbolcuların olmasını istedi. Faul sayısının çok az olduğu maçta, ne bir itiraz, ne de bir çirkeflik görmek mümkün olmadı.
Tadından yenmez bir futbol ziyafetinin yaşandığı maçta ilginçliklerin yanı sıra rekorlarda vardı…
Muhammet Salah, Liverpool tarihinin Avrupa kupalarında en çok gol atan ismi oldu. Vinicius Junior, Real Madrid formasıyla İngiliz ekibine en çok gol atan isim oldu derken sonrasında sahneye çıkan Benzema iki gol kaydedip arkadaşının elinden rekoru aldı.
TV başında maçı izlerken bir yakınımın gönderdiği mesajdan söz etmek isterim. Arkadaşım maç öncesi statta deprem felaketi nedeniyle yapılan saygı duruşuna dikkat çekerek, “Anfield Stadı’ndaki 55 bine yakın seyircinin aldıkları nefesi bile duyduk” ifadesini kullandı.
Haksız da değildi…
Bir de bizi düşündüm…
Farkı daha iyi anladım…
Bu maçta ki her bir unsuru ülkemizle kıyaslamak gibi bir hataya düşmek istemiyorum.
Sizi bilmem ama önceki akşam ben ruhen futbola doydum.