Onsuz bir dünyanın nasıl olduğunu hayal ettiniz mi hiç? Bu sorunun yanıtını bulmak kolay değil. Sporun atası olarak bilinen atletizm başta olmak üzere icat edilip, kurallara bağlanan branşlar içerisinde en çok ilgi göreni olan futbol, bir yaşam biçiminden öte adeta yaşamın ta kendisi olmuş.
Kimine sorarsanız futbol bir bilim, bir din, bir inanç. Milyonların gönül verdiği, kitleleri peşinden sürükleyen insanlığın en büyük buluşlarından biri. Simon Kuper’in kitabına verdiği isim gibi, “Football Against The Enemy” yani Türkçesi “Futbol Asla Sadece Futbol Değildir.”
İnsanoğlunun “top” sevdası tarihi kayıtlara bakılırsa, oldukça eskilere dayanıyor. Dünyanın ilk uygarlıklarından biri olarak kabul edilen Mısır’da mezarlardaki duvar resimlerinde ayakla top oynayan insan figürlerine rastlanıyor.
Hatta 2500 yıl öncesinden kalma, 7,5 cm çapında deri veya ketenden yapılmış toplar günümüzde kimi müzelerde sergileniyor.
Futbol büyük bir dünya ve bu dünyanın içinde bir şekilde yer alanların oyun hakkındaki düşünceleri adeta atasözü niteliği taşıyor. Bu yazımda futbol literatürüne mal olmuş sözlerden bir demet sunmak istedim.
30 yıl gibi uzun bir süre Alman Milli Takımı’nı çalıştıran SeppHerberger futbol için “Top yuvarlaktır ve oyun 90 dakika sürer. Gerisi teorilerden ibarettir” diye düşünse de Polonyalı futbol insanı Kazimierz Gorski’nin bakışı “Top yuvarlaktır ve iki kale vardır” olmuştur.
Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Absürdizm akımının öncülerinden, varoluşçuluk meraklısı, ünlü Fransız yazar ve filozof Albert Camus’un futbola dair düşüncesi “En iyi bildiğim şeyler ahlak ve yükümlülüklerdir, bunu da futbola borçluyum” olmuştur.
“Futbol sadece basit bir oyun değildir, futbol devrimin silahıdır” söylemiyle oyuna siyasal bir bakış yüklemiştir, Küba Devrimi’nin unutulmaz lideri Che Guevara. Tıpkı “Futbol, ezilen halkların mutluluğudur” diyen, futbolculuktan sonra siyasete atılan ve ülkesi Liberya’nın devlet başkanı olan, George Weah gibi.
Siyahi yıldız Samuel Eto’o’nun taraftarlarına yaptığı konuşma da az biraz siyasi mesaj kokuyor. Ülkemizde de oynayan Eto’o’nun bu sözü çok anlamlı; “Ben size gol sözü vermiyorum. Ama ertesi gün bir ‘beyaz’ gibi yaşamak isteyen “siyah” kadar koşacağım sahada”
Günümüzün en önemli teknik adamlarından Jose Mourinho’nun sözü sosyal bir mesaj içeriği taşıyor. Bir maç sonrası kendisine yöneltilen, “Takım yorgun muydu?” sorusuna verdiği yanıt; “Yorgun mu? Günde 15 saat çalışıp ayda birkaç yüz Euro’yla evine dönen baba yorgun olur, biz değil.”
Çek futbolunun dünyaya armağan ettiği Pavel Nedved “Bir takım küme düşerse futbolcular gider, adamlar kalır” sözüyle futbola onurlu bir duruş getirmiştir.
Ya, ömrünü teknik direktörlüğe adamış, bu sayede “Sir” unvanı almış Alex Fergusan’a ne demeli? Şaşırtıcı bir durum ama galiba biraz da ironi yapıyor. Sizler katılırsınız katılmazsınız bilmem ama tecrübeli hoca futbolu “Allah’ın belası bir şey” olarak görüyor.
Ünlü bilim adamı B. Priestley’in bakış açısı çok farklı. “Futbolun 22 adamın topun peşinden koşması olduğunu düşünmenin, kemanın telden ve yaydan, Hamlet’inkâğıt ve mürekkepten ibaret olduğunu söylemekten bir farkı yoktur”
Şüphesiz söylenenler fena değil ancak bu satırları karalayan biri olarak kendimce seçtiklerimi sona bırakmak isterim. Bunlar benden size gelsin.
-Tanrı futbolu gökte oynamamızı isteseydi, oraya da çim koyardı. (Brian Clough)
-Benim için iyi insan olmak, iyi futbolcu olmaktan daha önemlidir. (Lionel Messi)
-İyi teknik direktör olmak için iyi futbolcu olmaya gerek yok. Hiçbir iyi jokey öncesinde at değildi (Arrigo Sacchi)
-Futbol ölüm kalım meselesi değildir. Daha da önemlisidir. Gökyüzünü hedeflersen, tavana ulaşırsın. Tavanı hedeflersen, yerde kalırsın. (Bill Shankly)
-Futbol basit bir oyun. Zor olan, basit futbolu oynamak. (Johan Cruyff )
-Taç çizgilerinin ötesinde hiçbir şey yoktur. (JacquesDerrida)
Yazımı Arjantinli şair Carlos Ferreira'nın 1978'de Arjantin'de yapılan dünya kupası için yazdığı şiir ile tamamlayayım.
-En kötü tarafı sonuydu.
-Onursuz ve şaşkın halde o cesetler geri dönüyordu.
-Nehir yataklarına, toplu mezarlara…
-Başlarını sallayarak ve unutuş şarkıları söyleyerek.
-Ve biz oradaydık..
-Davullarımız, delicesine terleyen bayraklarımız ve altüst olmuş bir dünyayla...