Samsunspor açısından derin anlam ifade eden bir maçtı. Zira oynanan oyun hem sezonun hem de veda edilen ligin son deplasman mücadelesiydi…
Diğer tarafta da aldığı başarısız sonuçlarla lige erken havlu atıp tarihinde ilk kez yer alacağı 2. Ligin yolunu tutan Denizlispor için de sahasındaki son maçıydı…
adrosunda yer alan önemli isimleri tatile erken gönderip, gençlere şans vererek, gelecek sezona hazırlanan bir zamanların Süper Lig ekiplerinden biri olan yeşil siyahlıların akıbeti umut ediyorum ki yok olup giden diğer takımlara benzemez…
Bir dönemin UEFA Kupası yarı finalisti bu borç yığınının altından nasıl kalkarlar da yeniden eski günlere dönerler, doğrusunu isterseniz merak etmiyor da değilim… Bu şehre karşı bir sıcaklığım var, sebebi de askerliğimi burada yaptım… 4 aylık kısa dönemde tozu, kızı ve horozu ile ünlü bu şirin Ege ilinde güzel anılar biriktirdim…
İsterim ki yeniden o eski günlere en kısa sürede dönüş yapsınlar.. Yeniden birlikte maç yapma şansını bulalım…
Şampiyon olunup, hedefe ulaşılmasına rağmen kalan iki maçı da öncekiler de olduğu gibi disiplin içerisinde ve yüksek motivasyonla oynamak Samsunspor için fair play adına, oyunun ruhu adına değerliydi… Ligin akışına müdahale etmek Samsunspor’a hiçbir zaman asla yakışmaz…Üstelik eline geçirmek istediği bir sezonda en çok puan toplayan takım rekoru varken böyle davranmalıydı…
Zira centilmenlik bunu gerektirir…
Sezonun yükünü çekenlerden biri olan ve tüm lig maçlarında kaleyi koruyan Jakub Szumski ilk kez kenarda, Aykut Özer üç direk arasındaydı…
Maça etkin başlayıp gücünü kabul ettiren Samsunspor topa daha çok sahip olan taraftı. Rakibine pozisyon fırsatı vermediği ilk yarıda kendisi de net sayılabilecek üç gol şansı buldu.. Cihan, Thangue ve Soner kaleye gönderdikleri İkinci yarıya başlanırken Hüseyin hoca oyuna dokunuşta bulundu…Yunus Emre ve Mücahit’in yerine Osman ve Soner Gönül oyuna dahil oldu. Yunus Emre’nin geçirdiği sakatlık talihsizlikten öte üzücüydü…
Her nedense her iki ekipte tempoyu ve oyun kalitesini yükseltemediler. Samsunspor ver olan kalitesini sahaya yansıtamadı. Ön bölgede Tangue ve Fofana vasatın üstüne çıkamayıp beklentilere cevap vermekten açık ara uzak kaldılar…Gol umudu olarak Tanque’nin yerine Ahmet Sağat değişikliğine gidildiyse de karşılık bulunamadı…
“Bu futbol ile bu maçtan iki takımda gol çıkaramaz” şeklindeki düşüncemizi kaptan Osman bozdu…Soner’in tac atışından gönderdiği topu Alim kafayla arkaya taşıdı. Osman vole ile topu kalecinin müdahalesine rağmen filelerle buluşturdu…Golden hemen sonra Barış Alıcı’nın “ Al da, at “ dediği pasında Fofana’nın farkı ikiye çıkaran golü geldi. Ev sahibi ekibin golünde kaleci Aykut’un yaptığı hata kendisi adına büyük talihsizlikti. Ne diyelim ki, nazar boncuğu olsun…
Başta yabancılar olmak üzere Süper Lig forması giyip giyemeyecek futbolcular da sahada kendilerini teknik heyete gösterme şansı buldular…Pek çoğunun da bu şansı kullanmadıklarını gördük…
Sezona Altay deplasman galibiyeti ile başlanılmıştı. Son deplasmandan da üç puanla dönülüyor. Bu da keyif verici bir durum…