Malum maçın ardından günler geçti.
Ağzı olan, çirkin sözler, ifadelerle konuşup duruyorlar.
Kimler mi?
Kısılıp kaldıkları kümeslerden başlarını çıkaramayıp kimliklerini, cinsiyetlerini gizleyen basit, aşağılık klavye müsveddeleri…
Çamur at izi kalsın mantığı güdüyorlar, konumlandıkları bataklıktan ari…
Bize yenilmediniz, onlarda niye yenildiniz?
Zorlarına giden soru bu…
Koyun can derdinde, kasap et derdinde…
Samsunspor bu ligde kalma savaşı veriyor, yemiş sizin şampiyonluğunuzu…
Düşünüp taşınmıyorlar, diyemiyorlar ki “Bizim yeteneksizler ordusu buldukları onlarca pozisyonu tarlasındaki ürünü satıp paraya çevirip pavyonda hovardaca harcayan köylü gibiydiler…”
Biz şanssızdık, rakip şanslıydı.
Ortada bir puan mücadelesi vardı, kazananı olmayan bir maç yaşandı.
Kimse kusura bakmasın Samsunspor takımı hiçbir kimseye kale kapısını ardına kadar açıp, savaşmadan, mücadele etmeden, ‘içeri buyurun’ demez.
Hele ima ettiğiniz gibi maç satmaz.
Tarihi boyunca o taraklarda bezi olmamıştır, olmayacaktır da…
Bir maçın nasıl satıldığını da bilmez ama zannedersem siz bu konuya iyiden iyiye vakıfsınız ki, bildiğinizden konuşuyorsunuz.
Eee tecrübe bu olsa gerek!
Geçmişte hangi takımın formasını giydiği hiç de önemli değil, önemli olan şudur…
Samsunspor’un, göğsünde ulu önder Mustafa Kemal Atatürklü şanlı armasının yer aldığı, uğruna futbol şehitlerinin verildiği kutsal formayı taşıyan her bir futbolcu onurlu, gururlu, namuslu, zeki, çevik aynı zamanda da ahlaklıdır.
Aksi asla düşünülemez, hayata geçirilemez.
Barınma şansı bulamaz, yaşayamaz.
Saçma sapan suçlamalarınızla, hakaret ve küfürlerinizle zerre kadar bir şey elde edemezsiniz.
Size buradan ekmek çıkmaz.
Varın gidin kendi çöplüğünüzde oynayın.
Edepsizliğinize son verin, yolunuza bakın.
Ucuz kahramanlığınız size fayda sağlamaz.
Burası Samsun…
Burası Karadeniz…
Haddinizi bilin.
Yoksa hamam böceği gibi ezilirsiniz.